Forum

Bildirimler
Tümünü temizle

Milliyetçi Türkiye Partisi

Gönderiler: 8
Admin Registered
Konu başlatıcı
(@kuvvetler)
Üye
Katılım : 1 ay önce

MİLLİYETÇİ TÜRKİYE PARTİSİ

PARTİ PROGRAMI

1. TAKDİM
2. GEREKÇEMİZ
3. İLKELERİMİZ
3.1. Bağımsızlık
3.2. Ahlâkçılık
3.3. Adalet ve Demokrasi
3.4. Güvenlik
3.5. Milliyetçilik
3.6. Devletçilik
3.7. Doğal Yaşam
3.8. Sosyal Yaşam
3.9. Üretim ve Paylaşım
3.10. Bilim ve Gelişim
4. HEDEFİMİZ
5. MİLLÎ ÇAĞRIMIZ 6. PROGRAM DETAYLARIMIZ
6.1. Bağımsızlık
6.2. İnsan / Millet
6.3. Millî Devlet
6.4. Millî Güvenlik
6.5. Terörle Mücadele
6.6. Şehit Aileleri ve Gazilerimiz
6.7. Kamu Yönetimi
6.8. Yerel Yönetimler
6.9. Dış Politika
6.10. Türk Birliği
6.11. Anayasa ve Hukuk Sistemi
6.12. Hukukun Üstünlüğü
6.13. Yargı Bağımsızlığı
6.14. Lâiklik
6.15. Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları
6.16. Kadın
– Aile ve Çocuk
6.17. Eğitim ve Öğretim
6.18. Gençlik
6.19. Kültür
– Sanat
6.20. Sağlık
6.21. Spor
6.22. Üretim ve Paylaşım [Toplumsal Fayda Ekonomisi
]
6.23. Dış Ticaret
6.24. Sanayii
6.25. Çalışma Hayatı ve Sosyal Güvenlik
6.26. Esnaf ve Sanatkârlarımız
6.27. Vergi Sistemi
6.28. Bankacılık
– Finans
– Döviz
– Borsa
– Faiz
6.29. Gelir Dağılımı
6.30. Özelleştirme
6.31. Enerji
6.32. Tarım, Hayvancılık ve Tohum
2
6.33. Su
6.34. Denizcilik
6.35. Madencilik
6.36. Turizm
6.37. Ulaşım
6.38. Kentleşme
6.39. Doğa ve Çevre
6.40. Hayvan Hakları
6.41. STK – Sivil Toplum Kuruluşları
6.42. Tüketici Hakları
6.43. İletişim – Medya ve Basın Özgürlüğü
6.44. Bilim – Gelişim ve Teknoloji
7. SON SÖZ
***
1.TAKDİM
“Siyasetle uğraşmayan onurlu, asil ve aydın insanların sonu; onursuzlar, işbirlikçiler ya da cahiller tarafından yönetilmektir.”
İnsan yaradılışı gereği toplu yaşamak zorunda olan sosyal bir varlıktır.
İlk çağlardan başlayarak aynı coğrafyada yaşayıp, aynı dili konuşan insan toplulukları zaman içinde milletleri meydana
getirmişlerdir.
İnsanların bir arada yaşama mecburiyeti, toplumsal kuralları ve bu kuralları uygulayacak kurumları doğurmuştur. Bu kurallar
hukuku, uygulayıcı kurumlar ise üst yapı olarak devleti oluşturmuştur.
Zayıf düşen uygarlıklar, devletler ve milletler asırlar içinde azalmışlar, dönüşmüşler / yok olmuşlar ve bu günkü dünya yapısı
(coğrafi devletler / demografik milletler) ortaya çıkmıştır.
Devletlerin birbiri ile olan ilişkilerini düzenlemek ve ortaya çıkan anlaşmazlıkları gidermek amacıyla da devletlerarası hukuk ve
devletlerarası kurumlar meydana gelmiştir.
Zaman içinde ortaya çıkan değişik inançlar, kural koyma ve uygulamadaki farklılıklar siyasi yönetim anlayışlarını belirleyerek
devlet yapılarını şekillendirmiştir.
Teknoloji, ulaşım ve iletişimdeki gelişmeler mesafeleri yok etmiş, devletleri / milletleri birbirine daha da yaklaştırmıştır. Ateşi,
tekerleği, patlayıcı silahları, telefonu, bilgisayarı, uçağı ve uzayı keşfeden insanoğlu bilgisini ve teknolojiyi bazen diğer
insanların haklarını ele geçirmek için kullanmış, acımasızca zulmetmiştir. Toprak, su, altın, enerji gibi kaynaklara sahip olmak
isteyen egemen güçler arasında yaşanan çekişmeler ve savaşlar ise dünyamızın en büyük sorunu ve utancı olmuştur.
İnsanoğlu ilerleyen zaman içinde ortaya çıkan sorunlarla başa çıkabilmek için düşünmüş, araştırmış; yaşadığı sorunlara
kendince farklı çözümler geliştirmiştir. Modern çağın köle ve silah tüccarları ise bu çözüm önerileri arasındaki farklılıkları bile
ayrışma ve kavga sebebi olarak kullanmış, ideolojik savaşlar çıkarmaktan çekinmemiştir. Materyalist emperyalizmin
dayatmacı ve tekelci dünya düzeni içinde büyük yalanlarla aldatılan, bölünen insanların çoğunluk haline geldiği günümüzde,
sömürgeci patronlar ve işbirlikçi piyonları dünyamızı kan gölüne çevirmişlerdir.
İnsana, inançlara, emeğe, bilime ve yaşayanlara saygı göstermeyi unutan; düşünürlerini, gönüllü hizmetkârlarını ve sevenlerini
yaşarken gömen, aciz / korkak / kan emici / ölü sevici siyasi yönetim anlayışı dünyamızla birlikte ülkemizi de mutsuz ve
umutsuz insanların çoğunlukta olduğu yaşanamaz bir hale getirmiştir.
İnsanın en büyük hakkı yaşam hakkıdır. İnsanı yok sayan, emeğini yok sayan, inançlarını yok sayan, çalan, gasp eden insanlık
düşmanı bu sömürü düzeninin yok edilmesi, her türlü olumsuzluğa rağmen; yine özgür düşünebilen, akıllı, cesur, onurlu ve
inançlı siyasi kadrolar tarafından gerçekleştirilecektir.
Biliyor ve inanıyoruz ki: “Milletin geleceğini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” Milliyetçi Türkiye Partisi bu inancın
sahibi ve merkezidir. Milliyetçi Türkiye Partisi günün gereklerine dayalı kolaycı bir siyaset anlayışı yerine ilkeleriyle siyaset
yapan; milleti için millî çözümler üreten, ilke, hedef, sorumluluk, proje ve kadro sahibi siyasal bir merkezdir.
3
Partimizin insana, millete, devlete, hukuka, fikir ve inançlara, üretim ve paylaşıma, sağlık ve eğitime, dünyaya ve olaylara
bakışını açıklayan bu programın milletimiz için yeni bir umudun, çözümün ve kurtuluşun başlangıcı olacağına inanıyoruz.
Partimizin kuruluş felsefesi olan “26 Ağustos Ruhu” ile “Millet için devlet” / “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” anlayışı; mutlu,
huzurlu, güçlü, lider bir Türkiye’nin anahtarı olacaktır.
Oğuz Kaan’la başlayıp, Atilla, Bilge Kaan, Alparslan, Osman Bey, Fatih Sultan Mehmet Han ile devam ederek dünya tarihinin
kaydettiği en büyük lider Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün önderliğinde, saldırı ve işgale direnerek dünya dengelerini
değiştiren, tarihten daha eski milletimizin kurduğu, ezilen ve sömürülen dünyaya örnek olmuş bir devleti yönetmeye talip
olmanın sorumluluğunun farkında olarak; dünyanın en güzel ve stratejik önem taşıyan coğrafyasında yaşamanın, büyük devlet
olmanın bir bedeli olduğunu bilerek diyoruz ki: “Milliyetçi Türkiye Partisi; milletimizden aldığı güçle yıllardır üstümüzde
oynanan büyük oyunları bozan, derebeylerin korku imparatorluğunu ve haram saltanatını yıkan, makamlara değil gönüllere
taht kuran bir parti olacaktır.”
MTP; insana ve inanca saygının zirvesi, adalet ve demokrasinin sembolü, ekonomide çalmayan / çaldırmayan, siyasette
bölmeyen / böldürmeyen anlayışın siyasal merkezi olacaktır.
Milliyetçi Türkiye Partisi yönetiminde;
•Her alanda üretim seferberliği ilan etmeye kararlıyız.
•Gelir dağılımını düzeltmeye kararlıyız.
•Köle seçmen anlayışını bitirmeye; her ailemize bir ev, her eve en az bir iş sağlamaya kararlıyız.
•Açlık ve yoksulluk sınırı altında asgari ücret utancına son vermeye kararlıyız.
•Cehaleti, yoksulluğu, yolsuzluğu, yalnızlığı, bölücülük ve terörü, öğretilmiş / öğrenilmiş çaresizliği ve kontrollü kaosu
bitirmeye kararlıyız.
•Bütünsel siyaset ve yönetim anlayışını uygulamaya kararlıyız.
•Ellerinizle büyüttüğünüz vatan evlâtlarımızdan vücut bulmuş millî kadrolarımızla; Okulkent’lerde eğitim gören,
Bilimkent’lerde araştıran ve geliştiren, İşkent’lerde ve Tarımkent’lerde birlikte çalışan / birlikte üreten, Şifâkent’lerde
insanlarımızın sağlık bulduğu, Doğakent’lerde, Yaşamkent’lerde, Metrokent’lerde parklarında / bahçelerinde çocuklarımızın
oynadığı, karnı tok, beyni tok, sağlıklı, gözlerinin içi gülen, mutlu ve huzurlu insanların yaşadığı, ilim ve sanatın takdir gördüğü,
demokrasinin, adalet ve hukukun egemen olduğu Lider Türkiye’yi oluşturmaya ve yönetmeye talibiz.
Şartlar ve bedeli her ne olursa olsun, yolumuza çıkacak bütün engelleri aşarak / yok ederek “Turan” yolunda “Lider Ülke /
Milliyetçi Türkiye” aşamasını gerçekleştirerek önce “Türk Birliği” nihayetinde ise “Büyük Türkistan” hedefimize ulaşmaya
istekli, inançlı, azimli ve kararlıyız.
Bu uğurda hiçbir kişi ve kurumdan emir ve izin almayacağımız gibi milletimizin çıkarları üzerinde çıkar, milletimizin iradesi
dışında siyasi hiçbir irade tanımadığımız açıkça ve kesinlikle bilinmelidir.
Akıl, bilim ve inançla; halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğuna inanarak bu yola çıkıyoruz. Kalbi millet aşkı ile dolu, bilgili,
birikimli ve inançlı kadrolarla; üretmeyenin tükendiğini bilerek çalışıyoruz.
Partimizin, ilkelerimizin, hedeflerimizin, programımızın ve çalışmalarımızın; gönlüne, hayır duasına ve desteğine talip
olduğumuz asil milletimize, devletimize ve bütün insanlığa hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz.
Aziz milletimize saygılarımızla arz ederiz.
2.GEREKÇEMİZ
Tarihi süreç olarak içinde bulunduğumuz zaman diliminde milletimizin içine düştüğü/düşürüldüğü sıkıntılardan bir an önce
çıkabilmesi için devletimizi yöneten hükümetlerin uyguladığı yanlı ve yanlış politikalar kadar çözüm konusunda diğer siyasi
yapıların da bilgi, kadro, liyakat, samimiyet konusunda yetersiz olduğu görülmektedir. Milletimizin yaşadığı sıkıntıları çözmek
bir yana bizzat kendileri sorun üreten iktidarlar kadar milletimizin çözüm yolunu tıkayan, yıllardır milletimizi avutan ve uyutan
diğer siyasetçiler de sorumluluk taşımaktadır.
Mevcut durumun devamı durumunda milletimizi bedeli çok daha ağır, çok daha büyük sıkıntılar beklemektedir. Dün’ü bilen,
bugün’ü yaşayan, yarınlar hakkında milleti adına endişeleri ve projeleri olan vatan evlâtlarının bir kenarda oturup sessizce bu
kötü gidişi izlemesi düşünülemez. Bu nedenle; mevcut sıkıntılarımızı çözmek kadar geleceğimizi güven altına almak için,
4
milletimizin varlığı, birliği, huzuru ve refahı için ilkelerimizle, hedefimizle, projelerimizle ve kadromuzla milletimizin gönlüne
ve devletimizin yönetimine talibiz.
Partiler; devleti yönetmek için ilke ve programları ışığında, yasalarımız içinde faaliyet gösteren kuruluşlardır. Devlet
yönetimine talip olmanın yasal mecburiyeti ‘siyasi parti’ olmaktır.
Siyaset ve parti bizim için amaç değil, devletimizi yöneterek milletimize hizmet yolunda bir araçtır. MTP, bu bakış açısı ve bu
gerekçeyle kurulmuştur.
3.İLKELERİMİZ*
*1. Bağımsızlık
Ferdi, millî, ekonomik, siyasi her anlamda bağımsızlık birinci ilkemiz olduğu gibi olmazsa olmaz ana ilkemizdir. Biz bağımsızlık
dediğimiz zaman "tam bağımsızlık" dediğimiz, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" dediğimiz anlaşılmalıdır.
Siyasal hiçbir tanımlama ve siyasal hiçbir değer milletimizin ve devletimizin bağımsızlığının üstünde olamaz. Bu nedenle
Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği gibi egemenliğimizin ve bağımsızlığımızın kısmen bile olsa devri ve/veya kontrolü anlamına
gelebilecek “milletimiz adına eşitlik ve mütekabiliyet niteliği taşımayan” bütün birliklere, Ottowa Sözleşmesi gibi ülke
gerçeklerimizle ve çıkarlarımızla bağdaşmayan sözleşmelere karşı olduğumuz bilinmelidir.
Biz uluslararası işlerde ve ilişkilerde Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın yeniden düzenlenerek adil bir şekilde çalıştırılması için
yasal düzenlemeler yapılması gerektiğine, NATO gibi tartışmalı askeri yapılanmalar yerine BM Güvenlik Birimi’nin ve BM Barış
Gücü’nün yeniden yapılandırılması gerektiğine inanıyoruz.
Biz; Türk Milleti'nin varlığı/birliği/bütünlüğü ve bağımsızlığı üzerinde hiçbir kişi, kurum veya siyasi irade kabul etmeyiz.
Mecbur kalmadıkça savaşın cinayet olduğunu bilen bizler için söz konusu milletimizin bağımsızlığı olduğunda tek ölçü Gazi
Mustafa Kemâl Atatürk’ün ölçüsüdür: "Ya istiklâl, ya ölüm."
*2. Ahlâkçılık
Siyasetin temeli insandır. Siyaset insan için, insanlarla birlikte yapılabilen bir çalışmadır.
Bireysel ahlakı, toplumsal ahlakı, iş ahlakı, fikir ahlakı olmayan insanlarla siyaset yapılamaz, devlet yönetilemez.
*3. Adalet ve Demokrasi
Adalet: Dünyamızın ve insanın yegâne varlık sebebi…
Adalet, adil olmak... Masumu korurken masuma olduğu kadar suçluya da adil olabilmek...
Adalet; kendimize, insana, millete, doğaya, devlete, inançlara, herkese ve herşeye adalet...
Adalet; bizim anladığımız / bizim istediğimiz devletin temeli, asli görevi...
Adaletin olmadığı yerde ne olabilir ki: Kan, gözyaşı, acı ve ızdırap...
Bu nedenle adalet...
Hepimiz için, herkes için ve her zaman adalet...
Demokrasi; millî irade...
Demokrasi; milletin iktidarı...
Demokrasi; yöneticileri milletin seçim yoluyla görevlendirmesi...
Demokrasi; bir yaşam biçimi ve hayat felsefesi…
Demokrasi; herkesin kendisini özgürce ifade edebilmesi, hayatını ve inançlarını dilediği gibi yaşayabilmesi...
İşte bu nedenle demokrasi...
Sözde değil özde adalet ve demokrasi...
Bütün insanlık alemi için adalet ve demokrasi...
Devlette adalet ve demokrasi yoksa geri kalan her şey yok hükmündedir.
*4. Güvenlik
İnsan için, millet için, vatan için, devlet için, doğa için, her canlı için topyekün bir güvenlik…
Saldırı ya da savunma değil, tedbir alan, koruyan bir güvenlik diyoruz.
5
Sadece askeri ve fiziksel anlamda değil gıda güvenliği dahil bütüncül bir güvenlik diyoruz.
İnsanın temel hak ve hürriyetlerine saygılı, özgürlükleri kısıtlamayan bir güvenlik diyoruz.
*5. Milliyetçilik
Türkçe konuşan, rüyalarını Türkçe gören, gönül rızasıyla ben Türküm diyen herkes Türk’tür.
Türkçe konuşan, rüyalarını Türkçe gören, gönül rızasıyla ben Türküm diyen herkes Türk Milleti’nin mensubudur.
Milleti millet yapan asli unsur başta dil olmak üzere ortak değerleri, ortak gelecek arzusu ile birlikte yaşama iradesidir.
Siyasi anlamda milliyetçilik: Milleti adına egemenlik talebinde bulunmaktır. Bu sebeple milletimizin egemenlik haklarını yok
sayan, kısıtlayan, gasp eden, kullanmasına engel olan bütün saiklerle mücadele etmek siyasi varlığımızın ana sebebidir.
Edebi ve felsefi anlamda milliyetçilik: Milletini sevmek, milletine mensubiyet şuuru ve aidiyet gururu ile bağlı olmak, milletinin
millî, manevi bütün ortak değerlerine sahip, bağlı ve saygılı olmak, kişisel çıkarlarla millî çıkarlar çatıştığında kişisel çıkarlardan
vazgeçebilmektir.
*6. Devletçilik
Egemenliğin kayıtsız, şartsız milletimize ait olduğu, parlamenter demokratik cumhuriyet nitelikli, milletimizin varlığını /
birliğini / bütünlüğünü / huzurunu ve çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, milletimize hizmet etmekle gurur duyan bir üniter,
seküler, lâik, sosyal bir hukuk devleti...
Devletçilik anlayışımızın temeli; milletimize hizmet eden, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" düsturunda öz olarak belirtilen
milletin devleti anlayışını hakim kılmaktır.
"Milleti için; gündüz oturmayan, gece uyumayan bir devlet..."
Adaleti ve güvenliği sağlamış, hakkı ve hukuku üstün tutan bir devlet...
Bizim devlet ve devletçilik anlayışımız budur.
*7. Doğal Yaşam
Her canlının kendi doğasında özgürce yaşadığı bir dünya istiyoruz.
Hayatımızın akışını yavaşlatıp doğaya uygun bir yaşam tarzı inşa edemezsek teknolojiye ve nüfus artışına dayalı gelişmelerin
hızı ve tehditleri altında ezileceğiz.
Doğayı yok ederek, insanı yok ederek mutlu, huzurlu bir dünya olamayacağını bilerek; paranın, altının, petrolün yenilebilen
varlıklar olmadığını bilerek insanca yaşayabilmenin mümkün olduğu bir dünya için çalışacağız.
*8. Sosyal Yaşam
Sosyal yaşamda sağlık politikaları başta olmak üzere eğitim, kültür, sanat, spor gibi bütün sosyal alanlarda insanı önceleyen
düzenlemeler yapacağız.
Sağlıkta eşit, ulaşılabilir, sürdürülebilir, kaliteli hizmet için sağlık çalışanlarının eğitimi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, sağlık
kurumlarımızın sayı ve kalitesinin arttırılması için çalışacağız.
Milleti millet yapan asli unsur dil'dir. Dil aynı zamanda eğitimin, kültürün, edebiyatın ve sanatın da ana temelidir. Bu nedenle
eğitim ve kültür politikalarımız dilimiz Türk'çe temeli üzerine kurulmuştur.
Eğitim; en küçük yaşta aileden başlayarak okul ve sosyal çevre ile devam eden eğitme/öğretme sürecidir. Doğduğumuz
günden başlayıp mezarda biten eğitim süreci günümüzü ve gelecek nesilleri birebir ilgilendirdiği için hükümetlerin keyfi
politikalarına bırakılamayacak kadar ciddi bir devlet uygulaması haline getirilecektir.
6
Geleceğimizi emanet ettiğimiz fedakâr ve cefakâr öğretmenlerimizin hak ettikleri maddi, manevi değer ve saygıya sahip
olması önceliğimiz olacaktır.
Eğitim politikamız milletimizin millî ve manevi değerlerine, kültürüne birebir bağlı nesiller yetiştirmek için akıl, bilim ve inançla
çağa uygun yeniden ve acilen düzenlenecektir. Kültür dünümüzün bugünümüze getirdiği sonuç ise, eğitim; bugünü anlamanın
ve yarına bırakabileceklerimizin yegâne yoludur. Eğitim; ilgili bakanlığımızın isminde olduğu gibi "millî" olacak, mutlu, huzurlu
ve güvenli bir ülkede yaşama hakkına sahip olduğuna inandığımız evlatlarımızı kültürümüze ve çağa uygun bir şekilde eğiterek
yarınlarımızı hazırlayacaktır.
Başımızı kuma gömmeden ve özümüzden kopmadan; bilmediklerimizi öğrenerek, bildiklerimizi öğreterek/paylaşarak bize
yakışan şekilde yaşamanın yolu: Eğitim ve Kültür.
Sanat ve spor için özel kanunlar çıkararak, ana sınıfından itibaren okullarımızda eğitim vererek, sanat ve spor okullarının
sayısını ne kalitesini arttırarak destek olacağız.
*9. Üretim ve Paylaşım
Üretmeyen tükenir, adil bölüşmeyen savaşır. “Birlikte üretip adaletli bir ölçüyle paylaşacağız.” Ekonomide,
üretim/tüketim/paylaşım dengesinde ana ilkemiz budur.
İnsanın insanca yaşaması için gereken üretim kadar paylaşım da adil olmazsa toplumda sosyal denge bozulur. Yapmamız
gereken birlikte üretmek ve adil paylaşımı sağlayacak ekonomik/yasal düzenlemeleri hayata geçirmek olacaktır.
Her siyasi sistemin kendine has bir ekonomi modeli ve/veya her ekonomik sistemin bir siyasal modeli vardır. Bizim ekonomide
esas aldığımız üretim/tüketim/paylaşım dengesini kurmak, millî geliri arttırarak geliri tabana yaymak suretiyle gelir
dağılımındaki adaletsizliği düzeltmek ve insanımıza insanca bir yaşam modeli sunmak olacaktır.
Üretim/tüketim/paylaşım dengesini kurarken üretimi ve istihdamı arttırmak kadar dışa bağımlılığı kaldırmak ana
esaslarımızdan birisi olacaktır.
Perakende ve inşaat sektörlerine dayalı, borçlanmaya ve ithalata dayalı bir ekonomi yerine üretime ve ihracata dayalı bir
ekonomik sistem kuracağız.
Ekonomiye ve insana ayrı gözlüklerle, çifte standartlarla bakmak bizim insan ve adalet anlayışımıza uygun değildir.
Çalmayacağız, çaldırmayacağız.
Hak yemeyeceğiz, milletimizin hakkının yenmesine de izin vermeyeceğiz.
Birlikte üretip, adaletle paylaşarak; mutlu, huzurlu, insanca yaşayacağız.
*10. Bilim ve Gelişim
Akıl ve bilime aykırı, milletimize fayda sağlamayacak içi ve sonu boş uygulamalara asla izin verilmemelidir. Milletimizin zaman,
güç ve insan kaybına tahammülü yoktur.
Bütün işlerimiz akıl ve bilime dayalı ilkelerle, milletimizin gelişmesine hizmet eder şekilde olmalıdır.
Bize düşen; çözüm üretmek, akıl, bilim ve inançla milletimizin gelişmesi için çaba harcamak, projeler geliştirip uygulamak ve
mutlaka sonuç almak olmalıdır.
4. HEDEFİMİZ
*Bağımsız Birey / Bağımsız Millet / Bağımsız Devlet / Bağımsız Ekonomi,
*Huzurlu ve Güvenli Bir Vatan,
*Çalmayan / Çaldırmayan ve Bölmeyen / Böldürmeyen Bir Yönetim,
*Milletimizin varlığını/birliğini/bütünlüğünü sağlayacak, insan hak ve hürriyetlerini (millet menfaati esas alınarak) milletimize
yakışacak şekilde düzenleyen, insan merkezli bir anayasa ve hukuk sistemi,
*Herkesin kendisini dilediği gibi ifade edebildiği / inançlarını özgürce yaşayabildiği insanca bir düzen,
*Hiç bir insanımızın aç kalmadığı, dışa bağımlılıktan kurtulmuş / üreten, paylaşan, ihraç eden güçlü bir ekonomi,
*Herkes için sağlık,
7
*Gücü değil hakkı üstün tutan bir adalet,
*Türkçemiz'in bilimde, iletişimde, teknolojide, kültür ve sanatta dünya dili olmasını sağlayacak; kültürümüze ve çağımıza
uygun bilimsel bir eğitim,
*İnsanımızı, aileyi, toplumu, doğayı, çevreyi korumakla yetinmeyip geliştirmeye çalışan hassas bir anlayış,
*Cehaleti ve yoksulluğu yok etmeye kararlı süreklilik arz eden bir gayret,
*Çocuklarımızın aç uyumadığı, milletimizin yüzünün güldüğü bir ülke,
*Vatandaşını "kul" olarak gören bir anlayış değil; vatandaşını koruyan, kollayan, "evlât" olarak bağrına basan bir devlet
anlayışı,
*Milletimizin hür iradesi ve gönül rızası ile seçtiği "Vatan Evlâtları" tarafından yönetilen; milletimize ve insanlık âlemine
yakışan, millet kontrolünde bir devlet düzeni kurmak hedefimizdir.
Hedeflerimizi gerçekleştirebilmek amacıyla "10 ana İlkemiz" doğrultusunda "Milletimiz için Milletimizle" birlikte "Gündüz
oturmadan, gece uyumadan" bıkıp-usanmadan, yorulmak nedir bilmeden çalışmaya azimli ve kararlıyız.
Aziz milletimize saygılarımızla arz ederiz.
5. ÇAĞRIMIZ *
“Önce insan” diyorsanız,
“Cehalet ve yoksulluk bitsin” diyorsanız,
“Sömürü bitsin” diyorsanız,
“Üretmeyen tükenir” diyorsanız…
“Emeğe saygı, paylaşımda adalet” diyorsanız,
“Açlık sınırı altında asgari ücret, asgari ücretin de altında emekli maaşı insana ve emeğe hakarettir” diyorsanız,
“Zam, zulüm, açlık, işsizlik, bölücülük ve terör bitsin” diyorsanız,
“İnanca saygı, insana saygıdır” diyorsanız,
“Öğretilmiş / Öğrenilmiş çaresizliğe hayır” diyorsanız,
“Korku imparatorluğu üzerine kurulmuş haram saltanatı devrine; demokratik, yasal, siyasal, Türk’çe bir çözüm” arıyorsanız,
“Artık yeter” diyorsanız: “Devlet için millet değil, millet için devlet” diyoruz.
"İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın" diyoruz. 'Mevzuu bahis vatansa' , "Biz varız" diyoruz.
“Siyasetle uğraşmayan onurlu ve aydın insanların sonu, onursuzlar ya da cahiller tarafından yönetilmektir” diyoruz.
ÇÖZÜM YOLU SİYASET; UMUDUN ADI “MİLLİYETÇİ TÜRKİYE PARTİSİ” DİYORUZ.
KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN İNANÇ TÜCCARLARINA ve BUNU SEYREDENLERE "HESAP ZAMANI” DİYORUZ.
“KİRLİ SİYASET BİTECEK; KORKAK DİKTATÖRLER, KUKLA DEREBEYLER GİDECEK” DİYORUZ.
Halka hizmet Hakk’a hizmet düsturu ile akıl, bilim ve inançla” çıktığımız bu kutlu yolda "Milletimiz için Milletimizle" birlikte,
aziz milletimizin hayır-duası, desteği ve bizzat katılımı ile partimizin tavrını ilan ediyoruz.
Biliyor ve inanıyoruz ki: Milletimiz içine düştüğü / düşürüldüğü bu çıkmazdan yine kendi "azim ve kararlılığı" ile kurtulacaktır.
Bu süreçte; bizim gibi düşünen insanımızla "yan yana, el ele, omuz omuza" olmak gücümüze güç katacaktır.
Sizi; sıkıntılarından kurtulmuş, mutlu, huzurlu, güçlü ve büyük bir ülkeyi birlikte yönetmeye davet ediyoruz.
Milletimiz hakkında hayırlı olanın olması dileği ve saygılarımızla…
"Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır; hakka tapan, milletimin istiklâl."
*Partimizin kuruluş çalışmaları başlangıcında hazırlayıp “Millî Cephe Hareketi” imzası ile 26 Ağustos 2011 günü milletimize
açıkladığımız kuruluş bildirimiz / davetiyemizdir.
6. PROGRAM DETAYLARIMIZ
Giriş bölümünde açıkladığımız genel bakış, gerekçeler ve sonraki bölümde açıkladığımız İlkelerimiz ve hedeflerimiz dahilinde
ana konulara genel bakışımız:
*6.1. Bağımsızlık
Ferdi, millî, ekonomik ve siyasi anlamda bağımsızlık birinci ilkemiz olduğu gibi olmazsa olmaz ana ilkemizdir. Biz bağımsızlık
dediğimiz zaman "tam bağımsızlık" dediğimiz, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" dediğimiz anlaşılmalıdır. Bizler; Türk
Milleti'nin varlığı / birliği / bütünlüğü ve bağımsızlığı üzerinde hiçbir kişi, kurum veya irade kabul etmeyiz. Milletimiz için
8
bağımsızlık yoksa sonrasını ifade etmenin gereksiz olduğuna inanırız. Bu nedenle bağımsızlık her yerde ve her zaman
tartışılmaz ve vazgeçilmez, olmazsa olmaz ilk şartımızdır.
Onurlu birey, milletine hizmet eden bağımsız devlet için MTP diyoruz.
*6.2. İnsan / Millet
Önce insan / önce millet yaklaşımı içinde bir siyaset anlayışını, milletine hizmet eden devlet yönetimini esas alırız. İnsan
haklarına evrensel hukuk nizamı içinde olduğu kadar “kul hakkı” çerçevesinde de bakar, insanımızı hizmet edilmesi gereken
kutsal bir emanet olarak görürüz. Millet menfaati asıl olmak üzere insan haklarını tartışmasız hak olarak kabul ederiz.
Evlâtlarına Adem, Davut, İsa, Musa, Muhammet, Ali, Ayşe, Meryem isimlerini veren binlerce yıllık soylu bir geleneğin sahipleri
ve temsilcileri olarak siyasal anlayışımız ve devlete bakışımız insan / millet merkezlidir. Bu anlayışımızın milletimiz için olduğu
kadar bütün insanlık alemi ve dünya barışı için de çifte standarttan uzak gerçek çözüm olduğuna inanırız.
*6.3. Millî Devlet
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” felsefesi devlete bakışımızın ana temelidir. “Devlet için millet değil, millet için devlet” anlayışı
ile milletimize yakışan, uygulamalarıyla da bizi temsil eden bir devlet anlayışını benimsiyoruz. Milletimizin bağımsızlığını,
varlığını, birliğini, bütünlüğünü, ekonomik refahını, sağlığını, eğitimini, huzurunu, güvenliğini, asli çıkarlarını ve adaleti esas
alan millî bir devlet anlayışına, öz olarak ifade edersek vatandaşını kul olarak değil evlât olarak gören “millet için devlet”
anlayışına inanıyoruz.
Biz devlet dediğimiz zaman ilkelerimizde açıkladığımız gibi yöneticilerini milletin seçtiği millî, demokratik bir cumhuriyet
anlaşılmalıdır. Bizim yönetimimizde devletimizin kuruluş felsefesi özenle muhafaza edilerek yönetim anlayışı ve kadro yapısı
yeniden tanzim edilecek, bu nedenle öncelikle bakanlıkların yapısı ve yetkileri ihtiyaçlarımıza ve geleceğe yönelik olarak
yeniden yapılandırılacaktır.
MTP iktidarında millet merkezli millî bir anayasa, demokratik bir siyasi partiler ve seçim kanunu öncelikle ele alınıp
değiştirilmekle birlikte işleyiş olarak devlet yapımızın daha verimli ve daha aktif çalışabilmesi için;
•İl nüfusları 300 binden az, ilçe nüfusları 10binden az 300binden çok olamayacak şekilde yeniden yapılandırılacak,
•Seçim Sistemi; parti genel merkezlerinin belirleyeceği 100 Türkiye Milletvekiline ilaveten adayları tamamen partili üyelerin
önseçimle belirleyeceği her seçim bölgesinden en az 2 en çok 5 milletvekili olmak şartıyla toplam 600 milletvekili çıkaracak
şekilde yeniden düzenlenecek,
•Siyasi partilerin seçimlere girebilmesi için; mevcut il sayısının yarısından bir fazla ilde sadece il teşkilatı olması, il kongrelerini
(ilçelerde teşkilat olması ve kongrelerini yapmış olması şartı olmadan) yapmış olması ve seçim tarihinden 90 gün önce büyük
kurultayını yapmış olması yeterli sayılacak,
•Seçimlerde il, ilçe, ülke barajı gibi millet iradesine konulan bütün engeller kaldırılacak,
•Siyasi partilere yapılan hazine yardımı kota, baraj olmaksızın seçime giren partilere aldıkları oy oranınca eşit yapılacak,
•Seçimlerde siyasi partilerin müracaat süresi bitiminden sonra bağımsız aday olmak isteyenlere en az 2 gün fazladan süre
tanınarak bireyin örgütlü kurumlara karşı hakkaniyetle korunması sağlanacak,
•Siyasi partiler kanunu düzenlemesi ile genel başkan / genel merkez diktatörlükleri bitirilecek, genel başkan / genel merkez
kontenjanları %5 ile sınırlandırılacak,
•2839 sayılı milletvekili seçim kanunu ile (özellikle 4. Madde ile) milletimizden alınan seçme hakkına dayalı egemenlik gaspı
sona erdirilecek,
•Havaalanı ve sınır gümrük kapılarında oy kullanımı sonlandırılacak, seçim günü Türkiye dışında olan seçmenler oy
kullanamayacak,
•Sonradan vatandaş olanlar 10 yıldan önce seçimlerde, referandumlarda oy kullanamayacak,
•Yasama, yürütme ve yargı arasında erkler ayrılığı ilkesinin tam olarak uygulanabilmesi için yasal düzenlemeler yapılacak,
•Millî Güvenlik Konseyi, mevcut kadrosunun yanında devlet tecrübelerinden istifade etmek için; emekli devlet
başkanlarımızın, emekli başbakanlarımızın, mevcut ana muhalefet partisi genel başkanının, emekli genelkurmay başkanı ve
kuvvet komutanlarımızın, emekli MİT müsteşarlarımızın da oy, imza ve beyanat verme hakları olmaksızın gözetmen ve
danışman olarak katılmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecek dolayısıyla milletimizi ilgilendiren ana meselelerde
MGK daha büyük, daha tecrübeli, daha aktif bir tavsiye kurumu haline getirilecek,
•Anayasa Mahkemesi ve HSYK milletimiz adına adalet için hukukun üstünlüğü anlayışıyla yeniden yapılandırılacak,
•Türk Dünyası, Denizcilik, Madencilik, e-Devlet bakanlıkları kurulacak,
•Kültür ve Turizm Bakanlığı iki bölüme ayrılacak,
•Millî Savunma Bakanlığı’nın ismi Millî Güvenlik Bakanlığı olarak değiştirilecek, görev tanımlaması ve yetkileri yeniden
düzenlenecek,
•Askerlik gönüllü olacak,
9
•İç güvenlik ve adli kolluk hizmetleri Millî Güvenlik Bakanlığına bağlı Polis ve Jandarma birleştirilerek tek kurum tarafından
verilecek,
•İçişleri Bakanlığı kaymakamlar ve Valiler aracılığıyla görev yapacak,
•Belediyeler tümüyle kaldırılarak hizmetler kaymakamlıklar eliyle verilecek; yerel halkın doğrudan yönetime katılabilmesi için
planlama ve denetleme konularında yetkili olarak her ilçede seçimle işbaşına gelerek kaymakamlıklar bünyesinde görev
yapacak olan Kent Konseyleri oluşturulacak, partizan uygulamalar ve yolsuzluklar ortadan kaldırılacak,
•Kamu İhale Kanunu (KİK) baştanbaşa değiştirilerek yazılı ve kapalı teklif usulüne son verilecek, bütün devlet ihalelerinin en az
7 kişilik bir heyet huzurunda açık arttırma veya açık eksiltme tarzında sözlü ve halkın izlemesine açık olması sağlanacak,
•Stopaj vergisi gibi milleti ezen vergilerle birlikte dolaylı vergiler ve kurumlar vergisi kaldırılarak en üst dilim %20 olmak üzere
kurumlar verdisi ve gelir vergisi yeniden tanımlanarak vergide gelir esas alınmak suretiyle vergilendirme adaleti sağlanacak,
gelir dağılımı adaletsizliğine son verilecek, bütün giderlerin vergiden düşülmesi esası getirilerek vergi kayıpları engellenecek,
•Meslek mensuplarının üye olması mecburi tutulan bütün odalar (barolar, tabipler birliği gibi hukuki ve yaşamsal önemi
olanlar hariç) kaldırılacak ve/veya odalara dernek statüsü verilerek üye olma mecburiyeti, odalardan belge alma mecburiyeti
kaldırılacak,
•Sendikasız işçi çalıştırılması tamamen yasaklanacak, cezalar ağırlaştırılacak ve özenle denetlenecek,
•Uygun hazine arazileri acilen tarıma açılacak, çok özel istisnalar haricinde 10bin metrekareden aşağı tarım arazilerine yeni
ve müstakil tapu verilmeyerek veya vergi düzenlemeleri ile küçük araziler birleştirilerek üretim alanlarının verimi arttırılacak…
•Türkçe kullanım kılavuzu olmayan ithal malların ve Türkçe olmayan markaların vergileri arttırılacak,
•AB taklidi mavi plaka uygulaması bizi temsil eden kırmızı plaka uygulamasına geçilerek sona erdirilecek,
•%100 yerli Türkçe bilgisayar ve telefon işletim sistemleri ve uygulamaları yapılarak ihracı da sağlanacak,
•Feodal, siyasal, dijital diktatörlüklere izin verilmeyecek aksine mücadele edilecek…
*Üstte yer alan maddelerde ana hatlarıyla belirttiğimiz Millî Devlet Düzeni önerimizle ilgili bütün konular ve teknik detaylar
MTP, AR-GE dosyası olarak milletimizin takdirine sunularak tartışılması suretiyle gelişmesi sağlanacaktır.
*6.4. Millî Güvenlik
Millet olarak Türkiye gibi coğrafi, jeopolitik ve jeostratejik öneme sahip bir vatanda yaşamanın bedelini asırlardır biliyoruz. Bu
nedenle millî güvenliğimize ayrı bir önem veriyoruz. Biz Millî Güvenlik dediğimiz zaman salt silahlı koruma anlamına gelen
fiziki bir güvenlikten veya terörle mücadeleden değil sağlık ve gıda güvenliğini, kültürümüzü ve sosyal adaleti de esas alan
topyekûn bir millî güvenlikten bahsettiğimiz anlaşılmalıdır. Bizim diğer siyasi gruplardan ayrıldığımız ana noktalardan bir
tanesinin de bu anlayış olduğunu özellikle belirtmemiz gerekir. Dili, millî ve manevi değerleri, sağlığı, gıdası, kültürü,
ekonomisi, gençliği güvende olmayan bir ülkenin geleceği kadar sınırlarının da güvende olamayacağını, huzur bulamayacağını
biliyoruz. Bu anlayış çerçevesinde eğitimi, sağlığı, tarımı, gençliği ve ordusu ile bütünlük arz eden topyekûn bir millî güvenlik
hamlesi yapacağımız anlaşılmalıdır. Bu topraklarda huzurlu yaşamamız kadar varlığımızın devamı için özel bir önem verdiğimiz
ordumuz ise günün gereklerine göre; morali, teknolojik üstünlüğü ve gücü en üst düzeyde olacak şekilde yapılandırılacaktır.
Millî uydu, uçak, helikopter, askeri araç, silah ve mühimmat sanayiimiz kurulacak, üretim fazlasını da ihraç eder hale
getirilecektir. Millî güvenlik bizim ifade ettiğimiz gibi anlaşılıp gereği yapıldığı takdirde ülkemiz huzur bulacaktır.
*6.5. Terörle Mücadele
Vatana İhanet Kanunu yeniden tanzim edilecek, vatana ihanet suçunun sınırları yeniden tanımlanacaktır. İdam cezası
kesinlikle geri getirilecektir. Milletimizin varlığına, birliğine, huzuruna, güvenliğine ve evlâtlarımızın canına kasteden örgüt
mensupları cezalarını çekmiş olsalar dahi vatandaşlıktan çıkarılmak suretiyle sınırdışı edileceklerdir. İdam cezası kanunlarımıza
tekrar konulduktan sonra idam cezası alarak cezası infaz edilenlerle, terörle mücadele sırasında ölü ele geçirilen teröristlerin
ölüleri yakınlarına teslim edilmeyecektir.
*6.6. Şehit Aileleri ve Gazilerimiz
Vatan hizmeti sırasında şehit olan evlâtlarımızın ailelerine, birinci derece yakınlarına ve gazilerimize bütün devlet
hizmetlerinde öncelikler ve ayrıcalıklar tanınacaktır. Bu öncelikler ve ayrıcalıkların haricinde şehit ailelerimizin ve gazilerimizin
her türlü ihtiyacı devlet eliyle karşılanacaktır. Şehitlik ve Gazilik tanımı kanunla yeniden yapılacak, devletimiz kendisi için
canlarını ortaya koyan asil ve yiğit evlâtlarına, onların ailelerine bütün varlığıyla asla bitmeyecek olan vefa borcunu ödemeye
çalışacaktır. Kendileri birinci derece şehit yakını veya gazi olmadığı halde aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin şerefli
mücadelesini istismar ederek onların üstünden çıkar sağlamaya çalışanlara ağırlaştırılmış cezalar verilecektir.
*6.7. Kamu Yönetimi
Adayları milletin belirleyip, seçimi milletin yapacağı bir Başkanlık Sistemi kurularak devlet yönetiminde liyâkat ve ehliyet
esasına göre bir yönetim ve yetkilendirme esasına inanıyoruz. Belediyelerin tümüyle kaldırılarak yerine Kent Konseyleri
kurulacak, Milli Güvenlik Bakanlığı kurularak ordu ve tek kolluk kuvvetini idare edecek, İçişleri Bakanlığı yeniden düzenlenecek
yasa ile Vali, Kaymakam ve Muhtarlar aracılığıyla devletin yönetimini sağlayacaktır.
10
Mevcut personelin atamalarında olduğu kadar Kamu Personel Rejimi’nin yeniden yapılandırılmasında ve yeni işe alımlarda bu
esasa göre hareket edilmeli, devlet yönetimi adil ve şeffaf olmalıdır.
Kamu harcamalarının düzeni ve kontrolü ise personel niteliği ve görevlendirmeleri kadar önemlidir. Kamu en büyük israfçı
olmaktan çıkarılıp sorumsuz mirasyedi devlet yerine düzenleyen ve üreten bir devlet yönetimi esas alınmalıdır.
Gereksiz bürokrasi yok edilerek hizmet ve çözüm üreten, etkin, hesap verebilir, denetlenebilir, şeffaf, sürdürülebilir nitelikte
verimli bir kamu yönetimi kurulacaktır.
*6.8. Yerel Yönetimler (Kent Konseyleri)
Belediyeler tümüyle kaldırılarak Yerel Yönetim anlayışı baştan sona değiştirilecek, sorun üreten, hantal ve tembel mahalli
idareler yerine seçimle işbaşına gelecek olan Kent Konseyleri aracılığıyla Kaymakamlıklar bünyesinde çözüm ve hizmet üreten
bir idare anlayışı hakim kılınacaktır. Kent Konseyleri bulundukları mahallerde halkı yöneten değil halka hizmet eden kurumlar
olacaklardır. Kent Konseyleri yasası ile hizmetler bürokrasiden kurtarılarak hızlı ve verimli olması sağlanacak, üreten ve hizmet
eden, başarılı yönetimler teşvik edilecek, desteklenecektir.
*6.9. Dış Politika
Milletler arasında daimi dostluktan veya daimi düşmanlıktan söz edilemez. “Tek merkezli, çok yönlü” olarak ifade
edebileceğimiz, bağımsızlığımız, millî onurumuz ve millî çıkarlarımız merkezli, tüm dünyaya açık, çok yönlü; yakın ve küçük
tehdidi uzak ve büyük tehditten öncelikli gören, onurlu, ilkeli, millî bir dış politika anlayışını esas alıyoruz.
*6.10. Türk Birliği
Türk Dünyası söz konusu olduğunda duruma millî siyaset, millî fayda, aile içinde yardımlaşma olarak bakıyoruz. Bu nedenle
Türk Dünyası, Türk Devlet ve Toplulukları ile olan ilişkilerimizi dış politika olarak değerlendirmiyoruz.
Türk Dünyası’nın birliğinde ilk adım olarak alfabe birliği ile başlayıp, dışişlerinde merkeze bağlı içişlerinde serbest bir yapı
içinde kurulacak siyasal ve ekonomik bir birliğin, milletimiz lehine dünya dengelerini değiştireceğini öngörüyoruz.
İktidarımızda kurulması muhtemel siyasal ve ekonomik Türk Birliği’nin hayata geçirilmesinde uygulanacak politikalar için
Türkiye dışında yaşayan kardeşlerimizle iletişimi, devletlerimizle uyumu ve koordinasyonu sağlayacak yetkide bir Türk Dünyası
Bakanlığı kurulmasını gerekli görüyoruz.
*6.11. Anayasa ve Hukuk Sistemi
Devletimizin kuruluş felsefesi temelinde tarihimizden ders çıkararak; milleti önceleyen, milletimizin isteğine göre devletimizin
temel niteliklerini belirleyen bir anayasa yapılması gerektiğine inanıyoruz. Çağın gereklerine uygun, milletimizin ihtiyaçlarına
cevap verebilen, insan ve kültür yapımıza uygun demokratik bir anayasanın, ülkemizin mevcut sorunlarının çözümünde
anahtar olacağını biliyoruz. Millî, demokratik ve çağdaş bir anayasa için öncelikle milletin seçtiği bir TBMM oluşması
gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle lider sultasından kurtulmuş, milletimizin seçtiği temsilcilerden oluşan bir meclis bu
anayasayı yapmalıdır. Anayasa en az 2/3 oy ile milletimiz tarafından onaylanmadıkça sağlıklı olmayacaktır. Biliyoruz ki mevcut
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu ile yapılacak muhtemel bir anayasa da milletimizin derdine kalıcı bir çözüm olmayacaktır. Bu
nedenle sadece anayasa tartışmaları sonuç vermeyecek anayasa başta olmak üzere topyekûn bir hukuk sistemi değişikliği
ülkemize daha yararlı olacaktır.
Bu sebeple öncelikle İl Özel İdaresi, İl Genel İdaresi, Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunları ve nihayet Meclis İç Tüzüğü
düzenlemeleri sonrasında yapılacak seçimlerle oluşacak bir meclisin anayasa taslağını hazırlamasını ve milletimizin takdirine
sunmasını öneriyoruz.
Yukarıda zikredilen kanunlarla ve nihayet anayasa ilgili değişiklik önerilerimiz gerekçeleri ve teknik detaylarıyla ayrıca
açıklanacaktır.
*6.12. Hukukun Üstünlüğü
Hukukun üstünlüğü demokratik cumhuriyetin vazgeçilmez niteliğidir. Hukuk onu uygulayanlar dahil olmak üzere herkese
gereklidir. Hak yerine gücü ve güçlüyü tutan bir hukuk sistemi adaleti temsil edemez. Adaleti temsil eden hukukun üstün
olmadığı bir zeminde hiçbir kuvvetin üstünlüğünden söz edilemez. Hukukun üstün olmadığı yerde sadece kargaşa ve zulüm
hakim olabilir. Bu nedenle hukukun üstünlüğünü mutlaka hakim kılacağız.
*6.13. Yargı Bağımsızlığı
Hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını sağlamak suretiyle adaletin hakim kılınabilmesi için; yasalarımızın uygulayıcıları
olan kadroların yasal ve ekonomik bağımsızlığı güvence altına alınacaktır. Yasa ve yargıç bağımsızlığının olmadığı bir zeminde
11
adalet ve demokrasiden söz edilemez. Adaletin tecellisi için yargımız milletimizden, masumdan ve adaletten yana taraf;
siyasal kuvvetler, baskı grupları ve suçlular karşısında bağımsız kılınacaktır.
*6.14. Lâiklik
Lâiklik; bireylerin din, vicdan ve ibadet hürriyetinin yasal güvencesidir.
Devlet; din ve vicdana müdahil olamaz, inançları yönetemez. Devlet’in yapması gereken inançları düzenlemek değil
vatandaşlarının inançlarını özgürce ifade edebilmeleri ve ibadetlerini rahatça yapabilmeleri için gerekli yasal düzenlemeleri
yapmaktır.
İnançlar, siyasete alet edilmemesi gereken bütün insanlığa ait manevi değerlerdir. Devlet yönetimi ve insanların kutsal
inançları; lâiklik maskesi arkasına saklanarak din düşmanlığı yapanlar kadar din maskesi arkasına saklanarak devlet düşmanlığı
yapanlara da bırakılamaz.
Lâiklik ilkesinin dindarlara ve topluma karşı bir baskı aracı olarak kullanılmasına izin verilemeyeceği kadar, inançların
toplumda bir “ruhban sınıfı” oluşturmak için gruplaşma ve çıkar amaçlı kullanılmasına da göz yumulamaz.
Lâiklik ilkesi ve uygulamaları konusunda yapılacak küçük bir hata toplumlarda sosyal çatışmalar ve olumsuz sonuçlar
doğurabilir. Ülkemiz bu konuda uzun yıllara dayalı büyük bir bedel ödemek zorunda bırakılmış bir acılarla dolu bir deneyime
sahiptir. Bireyler kadar siyasi gruplar ve devlet yönetimleri de bu gerçeğin farkında olarak, sorumlulukla hareket etmelidir.
Her türlü tedbir ve iyiniyetle yapılacak yasal düzenlemelerin zaman içinde yetersiz kalması durumunda hizmet alan / hizmet
veren ayrımı esas alınarak, devletten hizmet alanlar lehinde düzenlemeler yapılması öncelik kabul edilmeli bunun da yetersiz
kalması durumunda referandum son çözüm aracı olarak değerlendirilmelidir.
*6.15. Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları
Millî iradenin meclisimizde ve dolayısıyla ülkemizin yönetiminde tecelli edebilmesi için; siyasi parti üyeliklerini yasal güvence
altına alan, lider sultasına ve siyasal diktatörlüklere izin vermeyen bir siyasi partiler kanunu ve temsilcilerini milletimizin
seçeceği dar bölgeli ve seçmen tercihli bir seçim sistemi mutlaka hayata geçirilmelidir.
Parti kuruluşları kolaylaştırılarak, parti üyeliklerinin yasal güvence altına alınması, partilerin aday belirleme sistemi, büyük
kongre delege sayısına konulan sınırlamalar, partilere yapılan devlet yardımları gibi hususlar başta olmak üzere Siyasi partiler
kanunu demokratik bir şekilde ve millet lehine acilen düzenlenecektir.
Seçim kanunu ise; seçmen sayısı oranında temsilci seçilmesi adaleti, dar bölge ve tercihli oy sistemi ve Türkiye Milletvekilliği
başta olmak üzere millet iradesini meclise yansıtacak şekilde değiştirilerek milletimizden hile ve desise ile gasp edilen hakları
milletimize iade edilecektir.
Biliyor ve inanıyoruz ki: Bu iki kanunda milletimiz lehine gerekli düzenlemeler yapılmadan yapılacak yeni bir anayasa dahil
hiçbir yasal düzenleme milletimiz için avutma ve uyutma politikalarından başka hiçbir değer taşımayacak, faydalı bir sonuç
üretmeyecektir.
Milletimizin hakkı ve geleceği adına Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları demokrasiyi ve seçme-seçilme adaletini
gerçekleştirecek şekilde milletimiz lehine değiştirilecektir.
*6.16. Kadın, Aile ve Çocuk
Milletimiz çocuğa, kadına ve aileye verdiği değerle diğer milletlerden ayrılan asil bir ayrıcalığa sahiptir. Gelişen iletişim
şartlarında ekonomi, medya ve kültür baskısı ile bilinçli olarak hedef alınıp özellikle yıpratılan bu yapımız hassasiyetle
korunacaktır. Türk toplumunun çekirdeği birey değil ailedir. Bu bilinç ve kararlılıkla kadınlarımıza, çocuklarımıza, aile yapımıza
özel bir önem verilecek, bütün politikalarımız bu yapıyı koruyan-kollayan bir çizgide uygulanacaktır. Bünyesinde Psikolog,
Pedagog, Sosyolog, Hukukçu bulunduran Aile Eğitim Merkezleri kurularak aile yapımız güçlendirilerek yaşaması sağlanacaktır.
Her ailemiz periyodik aralıklarla bağlı bulundukları Aile Eğitim Merkezleri ile iletişim halinde bulunacaklar bu sayede ortaya
çıkması muhtemel sorunlar ilk başlangıçta ve kaynağında yok edilecektir.
*6.17. Eğitim ve Öğretim
A-Öğretmenlerimiz ve Eğitim Çalışanlarımız
Öğretmenler, bütün meslek grupları içerisinde statü ve gelir olarak en saygın duruma getirilecektir. Öğretmenin sosyal statü
ve ekonomik gelirindeki bu iyileşme, eğitim fakültelerini en çok tercih edilen bölümler yapacaktır. Öğretmen olmak
zorlaşacak; ancak öğretmen olmayı başarabilenler daha donanımlı, üst düzey ifade yeteneğine sahip, özgüveni yüksek ve
12
teknolojiye hâkim gençlerimiz olacaktır. Öğretmenlerimizin başarısı için olmazsa olmaz eğitim çalışanlarımız eğitim ordumuz
öğretmenlerimizden ayrı değerlendirilmeyecek aynı hassasiyetle şartları iyileştirilerek eğitim ordumuza destekleri daha aktif
hale getirilecektir.
B-Eğitim-Öğretim’de Fırsat Eşitliği
Devlet eliyle verilen Eğitim-Öğretim’de; hizmet kalitesi eşitliği ve fırsat eşitliği mutlaka sağlanacaktır.
C-Anakucağı’ndan Anaokulu’na
Anasınıfı mecburi olacak, bu nedenle ilköğretim 9 yıl olacaktır. 6 yaşına gelmiş tüm çocuklarımızın anasınıfına başlayabilmesi
için ne kadar anasınıfına ihtiyaç varsa acilen ve öncelikle açılmış olacaktır. Buradaki asıl gaye ilköğretime hazırlanan
çocuklarımızın aynı okulda bir sene önceden anasınıfını okuyarak okuluna en üst düzeyde uyum sağlamasıdır. Her ilköğretim
okulunda öğrenci mevcuduna göre yeterli anasınıfları mutlaka olacaktır.
D-Öncü / Önce Eğitim Fakülteleri
Eğitim fakülteleri süratle ele alınarak üniversitelerdeki en yüksek puanlarla girilebilen, en kapsamlı ve donanımlı bölümler
haline getirilecektir. Eğitim fakültesinde okuyan bir öğretmen adayı, branşı her ne olursa olsun bilgi ve iletişim teknolojilerine
asgari düzeyde hâkim ve en az bir yabancı dili ileri seviyede öğrenmeden mezun olamayacaktır.
E-Millî Eğitim Talim-Terbiye Edilecek
Millî Eğitim Bakanlığı, -özellikle Talim Terbiye Kurulu başta olmak üzere- öncelikli ve acil olarak talim-terbiyeye tabi tutulacak,
bütün öğretim programları ve müfredat günün şartlarına ve çağın ihtiyaçlarına göre yenilenecektir.
F-Devlet Öğrenciden Harç / Haraç Almayacak
Devlet eliyle verilen eğitimin normal süresinde, anasınıfından üniversiteye kadar hiçbir kademesinde, hiçbir isim altında para
alınmayacaktır. Bu bağlamda kayıt ücreti, anaokulu-ilköğretim ve liselerde aidat, üniversitelerde harç adıyla alınan ücretler
veliden ve öğrenciden istenmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çocuklarının eğitim giderlerini karşılamaya muktedirdir.
G-Bilim – Eğitim Dünyasının Başkenti de Ankara
Bütün dünyanın imrenerek bakacağı, dünyanın en büyük üniversitesi, “Türkistan Üniversitesi” adıyla Ankara’ya yapılacaktır.
Bu üniversite öğretim kalitesi, nüfusu, fiziki alanı, teknik ve sosyal imkânları, akademik başarıları ile bütün dünyada en başta
gelecek, hem ülkemizin hem bütün insanlığın gurur kaynağı olacaktır. Böylece Başkentimiz Ankara, bilim dünyasının da
başkenti olacaktır.
H-Liseler 3 Yıl
Liseler 3 yıl olacak, meslek liselerine işlerlik kazandırılacaktır. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarının meslek
yüksekokulları ile program ve müfredat bütünlüğü, iş hayatı ile de amaç ve iletişim uyumu sağlanacaktır. Bütün öğrenciler lise
eğitimi sonucunda kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda seçecekleri bir alanda aldıkları eğitim ile kalfa düzeyinde diploma
sahibi olarak mezun olacaklardır.
J-Bizim Çocuklar / Özel Çocuklar
Okul çağına gelen çocuklarımıza anasınıfından itibaren periyodik aralıklarla uzmanlarımız tarafından:
•Zekâ (IQ)
•Duygusal zekâ (EQ)
•Psikoloji
•Fiziki özellik testleri yapılacaktır. Çocuklarımızın yetenekleri ve özellikleri tespit edilerek bu çocuklarımıza; yeteneklerine, ilgi
alanlarına, fiziksel özelliklerine uygun eğitim verilecektir. Bu çocuklarımızın bütün eğitim ve öğretimi özel uzmanlar tarafından
yapılacak, ayrıca takip edileceği bir sistem oluşturulacaktır. Öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, uzmanlarımız ve aile işbirliği
içinde öğrencilerimiz geleceğe hazırlanacaktır. Bu sistemle seçilmiş ve eğitilmiş özel yetenekli çocuklarımız; geleceğin
öğretmenleri, sporcuları, bilim adamları ve yöneticileri olarak yetiştirilecek, milletimize daha yararlı olmalarının yolu
açılacaktır.
K-Şampiyonlar Şampiyonu Türkiye
Spora özel bir önem verilecektir. Bütün illerde nüfus oranına göre en az 3 tane olmak üzere spor ilköğretim okulları açılacak,
bu okullar bütün spor dallarının yapılabileceği donanıma ve altyapıya sahip olacaktır. Sporun bütün branşlarında
uzmanlaştırılarak yetiştirilmiş antrenör-öğretmenler eliyle ülke çapında bütün öğrenciler ilköğretim düzeyinde taranacak,
sporun herhangi bir alanında yetenekli bulunan Türk çocukları spor ilköğretim okullarına alınacak, geleceğin şampiyon
sporcuları yetiştirilecektir. Spor liseleri de yaygınlaştırılacaktır.
13
L-KPSS Islah Edilecek
Kamu Personeli Seçme Sınavı ele alınarak ıslah edilecektir. KPSS sınavı Türkçe, Tarih, Genel kültür gibi ortak alanlar dışında
tamamen mezun olunan branşı ölçen bir sınav olacaktır. Beden Eğitimi öğretmeni olmak isteyen bir öğretmen adayı
matematik sorularıyla savaşmak zorunda kalmayacaktır.
M-YÖK, YOK Olacak
Akademik eğitimi kaosa dönüştürmekten başka hiçbir işlevi olamayan YÖK kesin ve kati olarak yok edilecektir. Bunun yerine
Üniversitelerarası Koordinasyon Kurulu adıyla bir kurum tesis edilecek, bu kurulun bütün üyeleri üniversitelerden seçimle
gelmiş akademisyenler olacaktır.
N-Rektörlerimiz Atanmayacak
Rektör seçimine siyasi otoritenin etkisi ve baskısı kaldırılacaktır. İlgili üniversitedeki bütün öğretim üyelerinin,
akademisyenlerinin gizli oy açık tasnif esasıyla katıldığı seçim sonucunda en çok oyu alan tartışmasız rektör olacaktır. Bir
üniversitede yüzlerce akademisyene oy kullandırıp sonrada en çok oyu alanı değil, bir başkasını rektör olarak atamak siyasi bir
yaklaşım olduğu kadar despotça bir uygulamadır. Profesör olma hakkı ve yeterliliğini kazanmış olan bir öğretim üyesinin
rektörlüğe uygun görülmemesi eğitim sistemimizin bir ayıbıdır.
O-DSM (Devlet Sınav Merkezi) Kurulacak
DSM adıyla doğrudan başbakanlığa bağlı bir kurum hızla tesis edilecektir. DSM ülke çapında yapılan bütün sınavları hazırlayıp,
yapabilecek bir kurum olacaktır. DSM dünya şartlarında bir kurum olup ülke gerçekleri ve eğitim sistemimize uygun sınavlar
yapacaktır. DSM aynı zamanda yüksek güvenlikli bir merkez olacak, sınav sorularının dışarıya servis edildiği bir yapı tarihe
gömülecektir. Son yıllarda yapılan bütün sınavlar incelenerek varsa kopya ve suistimaller açığa çıkarılacak, sorumluların
yargılanarak cezalandırılması sağlanacaktır. Haksızlığa uğrayanlar varsa hakları teslim edilecektir.
P-Üniversite sınavı kalkacak
Üniversite sınav sistemi, ülkemiz ve eğitim sistemimizin şartları uygun olduğunda en kısa sürede tamamen kaldırılmak üzere
ıslah edilecek, geleceğimizin teminatı gençlerimizin geleceği 2 saatlik bir sınava bağlı olmaktan kurtarılacaktır.
R-Engel-siz Eğitim
Engelli evlatlarımızın eğitimi için ilköğretim okullarından üniversitelere kadar bütün eğitim kurumları süratle yeniden
tasarlanacak, engelli çocuklarımızın hiçbir engelle karşılaşmadan eğitimlerini sürdürmeleri sağlanacaktır.
S-Yüksek Öğrenim
Harçsız, haraçsız ve sınavsız bir yükseköğrenim her gencimizin hakkıdır. Bu çerçevede YÖK ve üniversite sınavı aşamalı olarak
kaldırılacak, üniversitelere giriş toplam başarı puanı ve yetenek değerlendirmeleri yanında üniversitelere ve branşlara özel
yeni bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Derslerinde başarılı öğrencilerimizden hiçbir isim adı altında maddi bir talepte
bulunulmayacaktır. Yükseköğrenim bilime dayalı özgürleşecek, milletimize hizmet eder hale getirilecektir. Bizim
yönetimimizde rektör atanmayacak, saygıdeğer öğretim üyelerimizin kararlarına saygılı davranılacaktır.
T-Ana Dil: Türk’çe
Eğitimin her kademesinde öğretim dili Türkçe olacak, ancak ilköğretim düzeyinden başlayarak en az bir yabancı dil öğretimine
önem verilecektir. Ana sınıfı – ilköğretim – ortaöğretim - lise - üniversite öğrencileri ve bütün eğitim kadrolarımız Türkçemiz’in
doğru, güzel ve etkili kullanımı için ayrıca eğitilecek, Türk dilinin inceliklerinin pekiştirilerek işleneceği hizmet içi eğitim
programına tabi tutulacaktır.
*6.18. Gençlik
Sağlık, eğitim, meslek edindirme, çalışma hayatı, kültür, sanat, spor başta olmak üzere devletin bütün imkânları geleceğimizin
teminatı gençlerimize hizmet eder şekilde yapılandırılacaktır. Her bireyimiz için çalışacak olmamıza rağmen yaşları ve
konumları dolayısıyla özellikle gençlerimizin içki, kumar, uyuşturucu, ahlaksızlık gibi kötü alışkanlıklardan korunması için özel
politikalar geliştirilecek, hassasiyetle ve süreklilikle uygulanacaktır. ‘Gençliği olmayanın geleceği olamaz’ gerçeği ışığında
Gençliğe Hitâbe’de, Bursa Nutku’nda kendisine verilen önemin ve kendisine emanet edilen değerlerin farkında olan bilinçli,
inançlı ve sağlıklı bir gençlik yetiştirmek ise asli görevimizdir.
*6.19. Kültür / Sanat
Milleti millet yapan, o milletin ortak değerleridir. Bu ortak değerlerin yaşatılması ve gelecek nesillere en saf, en güzel, en
estetik haliyle ulaşmasının yegâne yolu kültür-sanattır. Binlerce yıllık birikime sahip milletimizin hasletlerine uygun bir kültürsanat politikası ile değerlerimize sahip çıkıldığı kadar bu değerleri bugün temsil edip yaşatarak geleceğe taşıyan elçilerimize de
ayrıcalıklı davranılarak öncelikler sağlanacaktır. Uzun yıllardır bilinçli ve kasıtlı bir saldırıya tabi tutulan kültür değerlerimiz
özellikle korunacak, bu korumada görev alan, destek veren, değerlerimizin yaşatılması ve korunması için emek veren, eser
14
veren sanatçılarımız özellikle korunup-kollanacaktır. Kültür endüstrimiz kurulacak; kültür ihracı konusunda devlet eliyle
çalışmalar yapılacağı gibi özel sektör tarafından yapılan çalışmalar da özenle desteklenecektir.
Okul öncesi aile içinde başlamak suretiyle çocuklarımızın güzel sanatlar dallarında eğitim alması sağlanacak, gençlerimiz ayrıca
teşvik edilecektir. Kültür / Sanat alanında Türk Dünyası’nı oluşturan kardeş devletlerimizle ortak bir politika uygulanması için
hiçbir fedakârlıktan kaçınılmayacak, bu konuda hassasiyetle özel bir çaba gösterilecektir.
*6.20. Sağlık
Kaynakların etkili kullanımı ile sağlık hizmetlerinde yaygınlık sağlayarak hizmete hızlı ve kolay ulaşılabilirlik sağlanacaktır.
Sağlık hizmetlerinde sürat, süreklilik, etkinlik ve kalite öncelikli bir hizmet politikası izlenecektir. Sağlık; rakamlarla
hesaplanamayacak özellikleri ve sonuçları sebebiyle ayrıcalıklı hizmet alanıdır. Bu nedenle uygulanacak politikalar da bu
hassasiyet ve özenle uygulanacaktır.
Sağlık alanında dünya çapında ortaya çıkan gelişmeler titizlikle izlenirken üniversitelerimiz aracılığıyla bilimsel çalışmalar
yapılabilmesi için mevcut şartlar iyileştirilirken yeni birimler de hayata geçirilecek, sağlık kadrolarımız sayı ve nitelik olarak
güçlendirilecektir.
Sağlık, eğitim, kültür-sanat, doğa ve çevre politikalarımız insanımıza verdiğimiz önemin, gösterdiğimiz hassasiyetin zirvesi
olacaktır.
*6.21. Spor
Spor, sağlıklı bir toplum için gerekli olduğu kadar günümüzde büyük kitlelerin ve dünya medyasının ilgisi nedeniyle bir kültür
ve tanıtım aracı, bir endüstri haline gelmiştir. Bu nedenle spora hem sağlık, hem tanıtım, hem endüstri olarak ayrı ayrı önem
verilecektir. Yurt içinde amatör sporculara büyük imkânlar sunulacak, özel destekler sağlanacaktır. Türk Dünyası içinde yer
alan bütün şehirlerimizin şehir olarak katılacağı Türkistan Olimpiyatları düzenlenerek sporun her alanında dünya şampiyonları
yetiştirecek bir eğitim sistemi kurulacak, yetenekli gençlerimiz anaokulundan başlayarak seçilecek, özel bir eğitime tabi
tutulacaktır. Dünya çapında başarılı olmaya aday sporcularımıza ve dünya şampiyonu olan sporcularımıza devlet bütün
imkânlarını seferber edilecektir.
*6.22. Üretim ve Paylaşım [Toplumsal Fayda Ekonomisi]
Uygulayacağımız ekonomik sistemin özü ve adı ‘Toplumsal Fayda Ekonomisi’dir. Ekonomi alanında ne düzenleme yapılırsa
yapılsın ekonomik politikaların sosyal yönü asla unutulmadan toplumsal fayda esas alınarak uygulamalar hayata geçirilecektir.
Ekonomi sadece sayılarla ele alınmayacak, yapılacak uygulamalar sonucunda ortaya çıkacak toplum huzuru öncelikle
gözetilecektir. Ana bakış açımız: Milletimiz köle gibi çalışmak için yaşamaktan kurtarılmalı, yaşamak için çalışır hale
getirilmelidir. Bunun yolu da insanı ve mutluluğunu esas alan Toplumsal Fayda Ekonomisi’dir.
İnsana ve emeğe saygısı olmayan, paylaşımda adaleti sağlayamayan ekonomik yaklaşımlar sosyal dengeyi bozarak çatışmalara
sebep olan ana unsurlardan biridir. İnsanı yok ederek hiçbir ekonomik sistem var edilemez. İnsanı yok sayan, emeğini
sömüren bir üretim ve ekonomi anlayışı kısa süre içinde maliyetleri düşük, üretimi ve kâr oranı yüksek gözükse de ilerleyen
zaman içinde elde edilen üretim ve kâr toplumda meydana çıkacak sosyal patlamaların sonuçları ve maliyeti konusunda
yetersiz kalacaktır. Dünya tarihi çıkar gruplarının acımasız baskıları sonucu oluşan bu sosyal patlamalarla doludur.
Sonuç: Her alanda üretim ve ihracat teşvik edilecek, devlet eliyle desteklenecektir. Üretime verilen açık destek kadar
paylaşımın adil olması sağlanacaktır. Gelirlerin tek merkezde toplanması ve harcamaların aynı merkezden yapılması suretiyle
kontrol sağlanacak, yeniden yapılanma politikamızla devlet en büyük israfçı tüketici olmaktan acilen çıkarılacaktır. Dolaylı
vergiler yerine ana kaynaktan alınan doğrudan vergilerden gelir elde edilerek adalet sağlanacaktır. Vergi oranları adaletli ve
ödenebilir oranlara çekilerek denetimler arttırılmak suretiyle ekonomi kayıt altına alınacak, vergi kayıp ve kaçakları
önlenecektir. Üretimde birlik, paylaşımda adalet tesis edilerek gelirin tabana yayılması sağlanacaktır.
Millî değeri ve/veya stratejik önemi bulunan ürün ve sektörlerin korunması haricinde şartlar ne olursa olsun hiçbir kişi, grup
veya zümrenin çıkarları toplum çıkarlarının üstüne konulmayacak, bütün ekonomik karar ve uygulamalarda toplumsal fayda
esas alınacaktır.
Adalet, demokrasi ve güvenliğin olmadığı yere yatırım yapılmayacağını bilerek; birlikte üretim, adil paylaşım için
uygulayacağımız sistem Toplumsal Fayda Ekonomisi’dir.
*6.23. Dış Ticaret
Dünya; hammaddesi, enerjisi, üretim kaynakları, markalaşmış ürünleri, özellikli ürünleri, rekabet edebilecek ürünleri olan
ülkelerin/şirketlerin hakim olduğu bir ticaret düzenindedir. Bu şartlar altında üreten ve üretim fazlasını dış ülkelere satabilen
15
ülkeler avantajlı duruma geçmekte, güç ve yaptırım sahibi olmaktadırlar. Bu nedenle dış ticarete ayrı bir önem atfediyoruz.
İhracatımızın arttırılması için ihracatçılarımıza; eğitim, üretim ve Ar-Ge desteği, pazar desteği sağlanacak, kur farkları, faiz
baskısı altında kalmamaları garanti altına alınacaktır. İhracat toplamımızın ithalat toplamımızdan kat kat fazla olması için
gereken yasal düzenlemeler hassayiyet ve öncelikle hayata geçirilecektir. Gelecek zaman dilimi içinde milletler; marka değeri
olan ürünleri ve bu markalara sahip şirketleri kadar güçlü olacaklardır. Dış ticaret bu bilinçle millî bir mesele olarak ele
alınarak değerlendirilecektir. İthalât rejimimiz ise; ihtiyaç durumu önceliği, ürün kalitesi ve nitelikleri, vergi oranları yanında
ürünlerin üzerinde bulunan dil dahil olmak üzere yeniden değerlendirmeye tabi tutularak baştan sona yenilenecektir.
*6.24. Sanayii
Sanayii; üretimin, istihdamın ve uluslararası rekabetin en önemli unsurlarından birisidir. Dışa bağımlılıktan kurtulmuş,
bağımsız bir ülke için millî bir sanayii olmazsa olmaz bir şarttır. Markalaşmış kaliteli ürünler üreten, ihraç eden bir sanayii
sistemi ve özel sanayii bölgeleri kurulacaktır. Sanayii endüstrimiz en başta eğitimle, vergi sistemiyle, enerji, makine,
hammadde gibi üretim girdilerinin maliyetleri düşürülmek suretiyle, kredi ucuzluğu ve kolaylığıyla desteklenerek
müteşebbisimizin yolu açılacaktır. Devletimiz her alanda olduğu gibi üretimin her aşamasında her ekonomik şartta
sanayicimizi destekleyecektir.
Dünya çapında markalarımızın oluşabilmesi için çalışan ve üreten sanayicimiz devletinin gücünü ve koruyucu varlığını her an
yanında hissedecektir.
*6.25. Çalışma Hayatı ve Sosyal Güvenlik
Çalışmak her insanımızın hakkı ve vatandaşlık ödevidir. İnsanımızın çalışıp üreterek insan onuruna uygun bir yaşam
sürebilmesi için gerekli devlet düzenini kurmak, yasal düzenlemeleri yapmak görevimizdir. Çalışan insanımızın iş güvencesi,
ücret güvencesi, çalışma şartları, işsizlik sigortası güvencesi, sağlık güvencesi yanında çalışanlarımızın grev, toplu sözleşme,
siyasete ve yönetime katılma, sendikalaşma gibi hakları kanuni güvence altında olmak şartıyla çalışan lehine yeniden
düzenlenecek; uygulamada ortaya çıkan aksaklıklar düzeltilecektir. Bu kapsamda yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın
haklarının korunması için ilgili ülkelerle özel düzenlemeler yapılacaktır.
Çalışana, üretene, emeğe saygısı olmayan bir yönetim anlayışının insanımıza saygılı olması, ülkemizin dertlerine derman
olması mümkün değildir. Açlık ve yoksulluk sınırı altında bir asgari ücret anlayışına mutlaka son verilecektir. İşsiz sayısı, işsizlik
oranı bir ülkenin utancıdır. Devletimiz nüfusumuzun ihtiyacına göre mevcut istihdam alanlarında çalışan sayısını arttırmanın
yanında yeni istihdam alanlarının açılmasında ya işveren olacak ya da öncülük edecektir. İşsizlik sigortası son çare ve sadece
bir sosyal güvence olarak kaldığı sürece çalışma hayatının başarısından söz edilebilir. Bizim yönetimimizde; ülkesi için çalışan,
üreten, emek veren insanımıza ayrıcalıklı davranılacak, hakları iyileştirilecek, güvencesi arttırılacaktır. Çalışan insanımız
hakettiği saygıyı, beklediği ilgiyi mutlaka görecektir.
*6.26. Esnaf ve Sanatkârlarımız
Günlük yaşamımızın, ticaret sektörümüzün ve kültürümüzün vazgeçilmez birer parçası olan esnaf ve sanatkârlarımız büyük
şirketlere karşı korunacak; eğitim, vergi, kredi destekleriyle desteklenecektir. Çıkarılacak yeni yasalarda kendilerini ilgilendiren
konularda esnaf ve sanatkârlarımızın kuruluşlarıyla fikir birliği içinde düzenlemeler yapılacaktır.
*6.27. Vergi Sistemi
Vergi kalemleri ve dolaylı vergiler azaltılacak, vergi tabana yayılarak adalet sağlanacaktır. Vergi politikaları devletimize gelir
temin etmenin yanında sosyal dengenin oluşumunda taşıdığı önem dikkate alınarak baştan sona yeniden düzenlenecektir.
Dolaylı vergilerin çokluğu ve yüksekliği sebebiyle bozulan sosyal denge ve gelir dağılımı doğrudan vergilerin arttırılması ve
oranlarının ödenebilir seviyeye düşürülmesiyle yeniden düzenlenecektir. Vergiler oran ve çeşit olarak yeniden düzenlendikten
sonra vergi denetimleri için daha hassas ve daha sağlıklı etkin metodlar uygulanarak kayıtdışı ekonomi ve haksız kazanç sona
erdirilecektir. Vergiler; ödenebilir ve adil olacaktır. Bu adalet sağlandıktan sonra vergi ahlâkı ve cezalar konusunda özel
çalışmalar yapılacaktır.
*6.28. Bankacılık – Finans – Döviz – Borsa – Faiz
Devleti kullanarak, devletin sırtında yaşayan bir bankacılık sistemine asla izin verilmeyecektir. Banka olarak milletimizin de
faydalanabileceği; devlet gelirlerinin toplandığı, devlet harcamalarının yapıldığı bir “Devlet Bankası” kurulacaktır. Bankacılık ve
finans piyasalarımız vasıtasıyla milletimiz uluslararası aktörlerin çıkar amaçlı kurmaca hareketlerine karşı korunacak, banka,
finans, döviz, borsa oyunlarıyla milletimizin birikimlerinin sömürülmesine, heba edilmesine asla izin verilmeyecektir.
Enflasyon ve faiz ekonomiyi yok eden hastalıklardır. Ekonomimiz bankacılık, finans, döviz, borsa oyunlarına karşı dirençli hale
getirilirken enflasyon ve faiz oranları üzerinden soyulmasına da izin verilmeyecektir.
*6.29. Gelir Dağılımı
16
Gelir dağılımı adaletsizliği ülkemizin en ciddi sıkıntılarından biridir. Sosyal çatışmalara sebep olan gelir grupları arasındaki
uçurumun yok edilmesi, gelirin tabana yayılması konusunda hassas çalışmalar tavizsiz uygulamalar yapılacaktır. Vergi
oranlarından başlamak suretiyle düzenlemeler yapılacak, dolaylı vergiler yerine kaynaktan doğrudan vergilendirme yoluyla,
özel destekler ve teşvikler yoluyla gelir dağılımı mutlaka adil bir hale getirilecektir. Vatandaşlarına yoksulluk sınırı limitleri
altında asgari ücret layık görebilen devlet anlayışına mutlaka son verilecektir. Alt gelir gruplarında yer alan vatandaşlarımız
lehine ayrıcalıklar sağlanarak gelir dağılımı dengesi yanında sosyal adalet tesis edilerek toplumsal barış sağlanacaktır.
*6.30. Özelleştirme
Devlet millî anlamda stratejik önem taşımayan üretim alanlarından kesinlikle çekilecektir. Bu çekilme sırasında yapılacak
özelleştirmeler millî çıkarlarımızı koruyan, devlet malını yetim hakkı çerçevesinde sahiplenerek değerine özel sektöre
devreden şeffaf bir anlayışla yapılacaktır. Bizden önce yaşanan özelleştirme sürecinde elden çıkarılan sektörlerimizden iletişim
gibi stratejik önem taşıyan kuruluşlar milletimize tekrar kazandırılarak çok daha sağlıklı çalışabilmeleri için gerekli yasal
düzenlemeler hızla ve öncelikle yapılacaktır.
*6.31. Enerji
İnsanın yaşayabilmesi için hava, gıda ve su; gelişebilmesi ve milletler camiasında söz sahibi olabilmesi için ise enerji olmazsa
olmaz bir gerekliliktir. Çağımız enerji, bilgi ve iletişim çağıdır. Gelecek asırlar da bu temeller üzerine bina edilecektir.
Dünyamızda asırlardır kullanılan bilindik enerji kaynakları hızla tükenirken insanlığın enerji tüketimi ise çok daha büyük
oranlarda artmaktadır. Milletler yeni enerji kaynakları bulamaz ve kendilerine yetecek enerjiyi üretemezlerse; enerji
ihtiyaçlarını karşılamak için boyun eğmekten, dışa bağımlılıktan, emir almaktan ve sömürülmekten kurtulamazlar. Bu nedenle
üretemediğimiz petrole ve doğalgaza dayalı enerji tüketimi acilen sona erdirilerek yerine elektiriğe dayalı bir enerji tüketim
modeli getirilmelidir. Elektrik üretimi için ise yenilenebilir enerji kaynakları en verimli haliyle değerlendirilecek; güneşten,
rüzgârdan, sularımızdan, yer altı kaynaklarımızdan en üst düzeyde yararlanılacak ve son çare olarak gerekirse nükleer
santraller kurarak bağımsız enerji üretim politikası hayata geçirilecektir.
Milletimizin bağımsızlığı ve geleceği için hayati önem taşıyan enerji politikası millî güvenlik açısından da bir baskı ve tehdit
unsuru olması nedeniyle öncelikli olarak çözüme kavuşturulmalıdır. Enerjisini dışarıdan alan ve borçlanan milletlerin
bağımsızlığından ve ekonomik refahından söz edilemez. O halde: “Enerjimizi kendimiz üreteceğiz.”
*6.32. Tarım, Hayvancılık ve Tohum
Tarım üretimin temelidir, toprak ise yaşamın temeli… Tarım ve hayvancılık alanında üretimi ve kaliteyi arttıracak, köyden
büyükşehirlere göçü önleyecek, tarımsal girdi maliyetlerini azaltacak, üreticimizin dış pazarlara açılmasını ve rekabet
edebilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılacaktır.
Tarım ve hayvancılık alanında üretimin ve kalitenin artması için özel bölgeler oluşturulacak; eğitime öncelik verilerek
üniversitelerimizle üreticilerimizin el ele, doğrudan üretime katılması sağlanacaktır. Organik ürünlerin büyük önem kazandığı
günümüzde ülkemiz toprak olarak organik ürün üretiminde liderlik yapabilecek bir yapıya sahiptir. İnsanımızın sağlığı kadar
ihracat ve ekonomik kazanç anlamında organik üretim teşvik edilecek, üreticimize bu konuda eğitim ve üretim desteği
verilecektir.
Yıllardır sürdürülen yanlış ve kasıtlı politikalar sonucu işsizliğe mahkum edilen veya uygulanan çalışma düzeni içinde yeterli
verim alınamayan ziraat mühendislerimiz ve veteriner hekimlerimiz hızla üretime dahil edilerek bilgi ve birikimleri ülke
ekonomisine kazandırılacaktır. Ziraat mühendislerimiz ve veteriner hekimlerimizin daha aktif şekilde üretime katılması için
yasal düzenlemeler yapılacak her üretim bölgemizde yerleşik ziraat mühendislerimiz ve veteriner hekimlerimiz istihdam
edilecektir.
Tohum, ilaç, gübre, zirai alet, damızlık, miras hukukunun tanzimi yoluyla toprakların kullanılamaz derecede bölünmesinin
engellenmesi, bölgesel ve sektörel farklılıklar gözönüne alınarak tarım ve hayvancılık konusunda gereken hassasiyetin özenle
gösterilmesiyle üretimin ve kalitenin arttırılması yanında üreticilerimizin sosyal güvencesi sağlanacak, devlet bütün varlığıyla
üreticilerimizin yanında olacaktır. İncir, fındık gibi dünya genelinde güçlü olduğumuz öncelikli sektörler için özel düzenlemeler
yapılacaktır. Tarım ve hayvancılıkla ilgili politikalar belirlenirken önümüzdeki yüzyılın enerji kadar tarım, hayvancılık, tohum ve
su açısından taşıdığı stratejik değer kesinlikle öncelikli ve belirleyici olacaktır.
Bu hassasiyetle tarım ve hayvancılıkta “organik yerli tohum ve yerli damızlık” için teşvik edici ve destekleyici olmakla birlikte
“gerekirse zorlayıcı özel politikalar” uygulanacaktır. Bütün bu düzenlemeler sonucunda gıdalarımızın sağlığı, kalitesi ve
güvenliği için özel hassasiyet gösterilerek toplum sağlığı korunacaktır.
17
*6.33. Su
Bütün canlıların yaşaması için su hayati önem ve değer taşımaktadır. Doğal dengenin bozulması ve küresel ısınma sürecinde
su kaynakları azalmış bu nedenle su çok daha hayati bir konuma gelmiştir. İlerleyen zaman diliminde çok daha önemli hatta
stratejik değer taşıyacağı görülen yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızın en verimli şekilde kullanılması için özel bir su yasası
çıkarılacaktır. Mevcut sularımızın en verimli şekilde kullanılmasının yanında mecbur kalmadıkça yeraltı sularımızın
kullanılmaması ve yeni su kaynaklarının bulunması konusunda hassas bir çalışma yürütülecektir. İhtiyaç durumunda denize
akan sularımızın denize döküldüğü noktada doğal dengeyi bozmadan geri dönüşümle tekrar kullanılması sağlanacaktır. Yurt
genelinde yapılacak ağaçlandırma çalışmaları sonucunda yağış oranlarının dolayısıyla sularımızın artmasına çalışılacaktır.
*6.34. Denizcilik
Üç yanı denizlerle çevrili ülkemizde yıllardır ihmal edilen denizcilik için özel bir bakanlık kurularak bu konuda birinci
dereceden ilgili ve daha aktif çalışmalar yapılacaktır. Denizlerimizden; yolcu ve yük taşınmasında, deniz ürünleri elde edilmesi
ve balıkçılık konusunda ayrıca turizm sektöründe en verimli şekilde yararlanılması için devlet eliyle eğitimler verilmesi,
yatırımlar yapılması yanında özel sektörün bu alana yatırım yapması için teşvik ve destek sağlanacaktır. Denizlerimizin doğal
yaşam alanları olarak korunmasına ayrı bir hassasiyet gösterilecektir.
*6.35. Madencilik
Yeraltı ve yerüstü kaynaklarında büyük bir zenginliğe sahip olan ülkemizde madencilik için özel bir bakanlık kurularak
madenlerimizin en verimli şekilde kullanılması ve ülke ekonomisine en üst düzeyde katkıda bulunması sağlanacaktır.
Madenlerimizin hammadde olarak ihraç edildiği sektörlerde sözkonusu madenlerimizin hammadde olarak ihracı yerine
sanayiimizle ortak çalışmalar sonucu bu madenlerimizin ürün olarak ihracı için özel çalışmalar yapılacaktır. Gelecek
nesillerimizin de madenlerimizden en üst verimde faydalanabilmesi için madenlerimizin en verimli şekilde kullanılmasına
yönelik özel düzenlemelerle madenlerimiz koruma altına alınacaktır.
*6.36. Turizm
Coğrafi yapısı, doğal güzellikleri ve tarihi varlığı ile büyük bir zenginliğe sahip olan ülkemizde turizme özel bir önem
verilecektir. Turizm; gelirleri kadar tanıtıma dayalı üstünlüğü sebebiyle özenle desteklenecek, teşvik edilecektir. Bu nedenle
turizm bölgeleri özel bölgeler ilan edilerek bu bölgelerde yapılacak turizm yatırımları özellikle teşvik edilirken başka
sektörlerin turizm bölgelerini işgal etmeleri, doğayı ve çevreyi bozmaları engellenecektir.
*6.37. Ulaşım
Coğrafi yapımıza, nüfusumuza ve ihtiyaçlarımıza uygun; teknolojinin bütün imkânlarından faydalanarak modern, sağlıklı bir
ulaşım sağlanabilmesi ana hedefimizdir. Bu ölçü dahilinde havayollarımız çok daha kolay ulaşılabilir ve ucuz bir hale
getirilecektir. Karayollarımız ithâl asfalt yerine daha sağlıklı ve dayanıklı olan yerli üretimimiz beton ve yerli katkı maddeleri
kullanılarak geliştirilecektir. Denizcilik Bakanlığı ile uyum içinde denizyolları aracılığı ile insan ve yük taşınması konusunda özel
çalışmalarla araç filomuz ve hizmet kalitemiz arttırılarak özel sektörün bu alana yatırım yapması teşvik edilecek,
desteklenecektir.
Karayollarımızın yükünü azaltmak, daha hızlı, daha güvenli ve daha ucuz bir ulaşım ağı oluşturmak için demiryollarımıza
ayrıcalıklı davranılacak, yurt genelinde demiryolu seferberliği başlatılacaktır. Büyükşehirlerimiz başta olmak üzere nüfusun
belirli bir sayının üzerinde olduğu bütün yerleşim yerlerimizde metro mecburi hale getirilerek, yatırım gücü eksik olan yerel
yönetimlere metro konusunda özel destek sağlanarak gerekli yatırımlar ya merkezi hükümet tarafından yapılacak yada
şartlarda toplum lehine anlaşılması halinde özel sektör eliyle metroların yapılıp, işletilmesi sağlanacaktır.
*6.38. Kentleşme
Kentleşme ve yerleşim esasları tarım, turizm ve sanayii alanları korunarak yeniden belirlenecek, göç alan büyükşehirler için
acil ve ayrıcalıklı planlar uygulanacaktır. Büyükşehirlerimizde büyük sıkıntılara sebep olan göç ve yerleşim kontrol altına
alınacak, ulaşım ve trafik için hızlı çözümler üretilecektir. İçinden çıkılmaz görünen yerleşim sorunları ise yeniden yapılandırma
/ yeniden yerleşim politikaları ile vatandaşlarımız lehine çözülecektir.
Nüfus baskısı, yerleşim alanı darlığı, ulaşım ve trafik sıkıntısı yaşanan illerimizde yerinde çözümlerle yaşam kolaylaştırılmaya
çalışılırken diğer yandan da şartları uygun olanlar ve istekli olanlar başka bölgelerde yeni açılacak iş-üretim-yaşam alanlarına
yönlendirilerek sıkışan kentlerimizin rahatlatılmasına çalışılacaktır.
*6.39. Doğa ve Çevre
Teknolojik gelişmeler, nüfus artışı, eğitimsizlik ve sorumsuz davranışlar nedeniyle doğamız tehdit altındadır. Bu nedenle
doğayı ve çevreyi sadece korumayacağız, geliştireceğiz. Anaokulundan itibaren insanımıza önce eğitim yoluyla doğa-çevre
bilinci vererek başlayacağız. Sonrasında doğaya zararlı atıkların yok edilmesi, zararlı gazların salınımı hakkında yapılacak
18
tavizsiz düzenlemelerle ve son çare olarak doğa ve çevreye verilen zararlar konusunda uygulanacak cezaları yeniden
düzenleyerek doğamızı ve çevremizi korumaya, geliştirmeye kararlıyız.
Doğa bize bir önceki nesillerden kalma bir miras değil, gelecek nesiller için bizde bulunan bir emanettir. Bütün canlıları ile iç
içe geçmiş, ayrılmaz bir bütün olan doğal dengenin korunmasını ve geliştirilmesini ülkemize olduğu kadar bütün insanlığa
karşı bir görev kabul ediyoruz.
Ülkemizin doğal yapısı sebebiyle ağaçlandırma ve erozyonla mücadelede yapılacak uygulamalar için bakanlıklar arasında
koordinasyon sağlayacak özel bir birim kurulup, yetkilendirilecektir.
Ormanlarımızın katledilmemesi, yakılmaması için, su kaynaklarımızın korunması için 7/24 görev yapacak Doğa Bekçileri
görevlendirilecektir.
*6.40. Hayvan Hakları
Biz bütün canlılara ‘varlığımızı tehdit etmedikleri-zarar vermedikleri sürece’ kutsal birer emanet olarak bakan bir anlayışın
temsilcileriyiz. Biz; doğasına ve hayvanlarına özen göstermeyen; çiçeğini, böceğini sevmeyen, koruyup-kollamayan bir yaşam
anlayışını eksik ve hastalıklı bir anlayış olarak görüyoruz. Doğal hayatın devamı için vazgeçilmez canlılar olan hayvanlara
gereken önemin verilmesi, doğal yaşam alanlarının korunup-geliştirilmesi, genleriyle oynanmadan varlıklarının ve soylarının
devamı, bedenlerine zulmedilmemesi başta olmak üzere hayvan hakları konusunda gereken yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Hayvanat bahçeleri kapatılacak, sirklerde ve benzeri alanlarda hayvan kullanımı yasaklanacaktır. Her canlı doğasında özgürce
yaşamalıdır.
*6.41. STK – Sivil Toplum Kuruluşları
Çağdaş yaşamın olmazsa olmazı durumuna gelen sivil toplum kuruluşlarının kuruluşu kolaylaştırılacak, sayısının ve işlevlerinin
artması, yönetime daha aktif şekilde katılması sağlanacaktır. Devlet yönetiminin her alanında ilgili bağımsız sivil toplum
kuruluşlarından gelen istek ve öneriler ciddiyetle ele alınıp değerlendirilecektir. Her vatandaşımızın en az bir sivil toplum
kuruluşunda üye olması teşvik edilecek, sosyal sorumluluk taşıyan sivil toplum kuruluşları kendilerine tanınan ayrıcalıklarla
desteklenecektir.
*6.42. Tüketici Hakları
Üretim-tüketim dengesinin oluşumunda üretim sürecinde üreticinin desteklenmesi kadar tüketici haklarının korunması ve
yasal güvence altına alınması aynı derece de önemlidir. Bu nedenle ülkemizde çıkarılmış olan tüketici haklarıyla ilgili yasaların
eksiklikleri giderilecek ve Tüketici Mahkemeleri’nin ihtisas mahkemeleri daha hızlı ve sağlıklı hizmet verebilmesi için kadroları
geliştirilerek, çalışma esasları yeniden düzenlenecektir.
Tüketici haklarının korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi konusunda bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının
istek ve önerilerine öncelik tanınacaktır.
*6.43. İletişim / Medya ve Basın Özgürlüğü
İletişim, medya ve basın özgürlüğü; insan hakları kapsamında bireysel özgürlükler olduğu kadar önemli bir demokrasi
ölçüsüdür. İletişim özgürlüğü ve bilgi alma hakkı en üst düzeyde saygı görecek bu nedenle iletişim ve basın özgürlüğü
önündeki bütün engeller kaldırılacaktır.
*6.44. Bilim, Gelişim ve Teknoloji
Her alanda çağı yakalamak ve geleceğimizi şekillendirmek için bilimin ve teknolojinin bütün imkânlarından yararlanmanın
yanında;
•TÜBİTAK yapılacak yasal düzenlemelerle ve sağlanacak yeni imkânlarla daha aktif bir konuma getirilerek, nano teknoloji ve
genetik konusunda araştırmalar yapması teşvik edilecek,
•Tamamı yerli bir telefon ve bilgisayarla birlikte Türkbil adıyla yerli ve millî bir bilgisayar işletim sistemi hazırlanacak,
•Göktürk adıyla oluşturulacak bir uzay araştırmaları merkezine bağlı olarak; uzay mekiği, uydu, uçak ve helikopter fabrikaları,
millî silah sanayii kurulacaktır.
Bunların yanında üniversitelerimizin bilimsel araştırmaları teşvik edilecek ve desteklenecektir. Zaman içinde bilim ve teknoloji
alanında dünyada ortaya çıkması muhtemel bütün gelişmeler hassasiyetle yakından izlenecek, ülkemizin bilim ve teknolojinin
her alanında lider ülke olması sağlanacaktır.
7. SON SÖZ
19
Partimizin bakış açısını, kuruluş gerekçelerini, genel konular hakkında çok teknik detaylara girmeden anahatlarıyla genel
bakışımızı ifade eden bu program 2011 yılı sonlarında (partimizin kuruluş aşamasında) dünyamızın ve ülkemizin içinde
bulunduğu şartlarda hazırlanmıştır.
Başlangıçta ifade ettiğimiz ana ilkelerimiz, hedefimiz ve çağrımız sabit kalmak şartıyla; konular hakkında ortaya koyduğumuz
genel bakış açısı dâhilinde hazırladığımız projeler, detaylı çözüm önerilerimiz ve bunların uygulama detayları zaman içinde
partimizin AR-GE çalışma dosyaları halinde güne uygun olarak devamlı geliştirilip ve güncellenerek milletimize arz edilecektir.
Zaman içinde bilimde, teknolojide, yasalarımızda, ülkemizde ve dünyamızda meydana gelmesi muhtemel gelişmeler sonucu
parti programımızın eksik veya yetersiz kalması durumunda; ortaya çıkan yeni durum dava arkadaşlarımız tarafından
değerlendirilerek eksiklerimiz varsa Genel Merkezimiz tarafından hızla tamamlanarak partimizin en yetkili organı olan Büyük
Kurultay’ımızın takdirine sunulacaktır. Karar ve son söz milletimizi temsilen Büyük Kurultayımız’a ait olacaktır.
Mensubu bulunmaktan ve hizmetine talip olmaktan gurur duyduğumuz aziz milletimize saygılarımızla arz ederiz.
MİLLİYETÇİ TÜRKİYE PARTİSİ

Cevap
Paylaş:
Alışveriş Sepeti