İlk kurşun ve Dörtyol’un düşman işgalinden kurtuluşu

MİLLÎ MÜCADELE’DE İLK KURŞUN VE DÖRTYOL’UN
DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞU
Dr. Kemal ÇELİK*
a. Dünya Savaşı ve Mondros Mütarekesi Öncesinde Dörtyol’un
İşgaline Yönelik Bazı Gelişmeler:
I. Dünya Savaşı Öncesinde, Osmanlı Devleti’ne karşı tertiplenen en
önemli Ermeni İsyanlarından biri de Adana ve havalisinde cereyan eden
1909 yılı Adana Ermeni Olayları (1909 Adana Ermeni îğtişaşı)’dır. Dörtyol, bu isyan olaylarının merkezi durumuna getirilmiştir. O sıralar, Osmaniye (Cebel-i Bereket Mutasarrıflığı) ve Dörtyol’da Ermeni delegesi
(murahhası) olan Episkopos Mrg. Muşeg (Moucheg), isyan hareketlerini
başlatmak üzere, maiyyetine aldığı 15-20 kadar Ermeni komitecisi ile Osmaniye ve Dörtyol’dan başlayarak, Adana Vilâyeti’nin bütün sancaklarını
dolaşmış, o dönemde, Ermeniler’in en kalabalık olduğu ve en tehlikeli isyancı Ermenilerle meskûn hale getirilmiş olan Dörtyol’da, Osmanlı
Hükûmeti’ne bağlı kalmaya çalışan bir kısım Ermeniler’e de nutuklar çekerek, onları da kışkırtmış ve ayaklanmaya teşvik etmiştir. Epikopos
Muşeg, Avrupa devletleriyle de işbirliği yaparak, Kıbrıs Adası’nın kuzeyinde ve tam karşı kıyısında yer alan Dörtyol’un iskelesine binlerce
silâh ile çok miktarda cephane çıkarmış, Müslümanlar’m kendilerini kesceğine inandırdığı Ermeniler’i, silâh satın almaları konusunda zorlamıştı.
At üzerinde, ellerinde Ermenistan bayrağı taşıyan maiyyeti ile dolaşan
Muşeg, Kafkas Ermenileri’nin sembolüne benzer şekilde, üç köşeli belirgin işaret taşıyan, kalpaklı, ayakları dizlikli, tek tip elbise giyinmiş “postallı” adı verilen 300’den fazla milis askerini, Amerika ve Rusya’da eğitim
almış Ermeni fedâisi subaylar eliyle, dağlarda talimler verdirerek yetiştirmişti. Muşeg, köylerdeki Dörtyol’daki “beylik” araziyi Ermeni halkı
arasında taksim etmiş, her bahçeye hudut işaretleri konuyormuş gibi gös-
* Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi

478                                       KEMAL ÇELİK
tererek, kademe kademe “piyade istihkâmları” kazdırmış, bazı yerlere kilisenin ortasından tüneller açtırmıştı. Dötyol iskelesinde inşa ettirdiği 400-
500 metre uzunluk ve aynı endeki kışlaların etrafını da istihkâmlarla çevirtmişti. Adana Vilâyeti’ne bağlı diğer bazı yerlerde de Ermenitan’m bağımsızlığını temsil eden piyesler oynatılıyordu1.
1 Daha geniş bilgi için bk. Mehmed Asaf, 1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, (Yay.
Haz.: İsmet Parmaksızoğlu), T.T.K., Ankara 1982, s. 6-9.; “Ermeniler ne kadar nutuk çekip, şiir okuyor ve silâhlandırılıyorlarsa, Tilrk halkı da bir o kadar kaygı ve telâşa kapılıyordu. Tilrkler, Ermeniler’in emellerinde ve onları kışkırtmak için çok çalışan Hınçak ve Taşnak derneklerinin onlara
yaptıkları vaazlarında, Türkler’den intikam almak ve -Türk soyunu yeryüzünden silmek- amacının
varlığını seziyorlardı. Aynı zamanda, Mersin’deki Gregoriaıı Ermeni Piskoposu Muşeg’in davranışlarından da kaygılanıyorladı. Bu piskopos, tüm bölgeyi, özellikle Adana ve dolaylarını dolaşarak
Ermeniler’i slâhlatınıaya üsteliyor, onlara silâh satarak ticarî kâr sağlıyordu”. Bk. Salâhi R. Sonyel,
İngiliz Gizli Belgelerine Göre Adana’da Vuku Bulan Türk Ermeni Olayları (Temmuz 1908-
Aralık 1909), Belleten, C. LI, Sayı: 201’den ayrı basım, T.T.K., Ankara, s. 28-30.
Böylece, Kilikya’da başlatacağı isyanın hazırlıklarını yapan Muşeg,
Adana’ya giderek, Ermenilerle Türkler’in arasını açmaya yönelik kışkırtıcı
hareketlere başladı.
Osmaniye Mutasarrıfı Mehmed Asaf Bey, Muşeg’in, İstanbul gazetelerine verdiği yalan ve uydurma haberlerin ne derece gerçek dışı olduğunu ortaya çıkardığından, Muşeg önce Kıbrıs’a, oradan da Mısır’a
kaçtı. O sıralarda, bu kez Adana’da, Taşnak liderlerden olup, şiddet hareketlerini kışkırtmakla ün kazanan Gökdereliyan Karabet ve Çallıyan Karabet ortaya çıkarak köyleri ve kazaları dolaşmaya başladılar. Dörtyol’un,
Dersak adındaki papazı, daha sonra I. Dünya Savaşı’nda Dörtyol İskelesinde Fransızlar’a casusluk yaptığı için idam edilmiş olan Hınçak Karabet İskender ve Bedros Paşa da bu çalışmalara katıldılar. Ermenilerle
Meskûn hemen her köyde, evlerin altından birbirine bağlı tüneller açıldı.
Gizlenmek için kuyular kazıldı. Her kilisede çeşitli silâhlar yapıldı. Su borularından mükemmel denilebilecek toplar döküldü. Birçok yer silâh deposu ve cephane fabrikası haline getirildi. Adana’nın merkezinde ve havalisinde düzenlenen mitinglerde, İslâm Uleması’nın sarıkları başlarından
zorla çıkarılarak kirletildi. İskenderun’daki İngiliz Konsolosu Ermeni bozması olan Mösyö Katoni de, Ermeniler’i kışkırtmakta idi. Tam o sıralarda,
Adana’da iki Müslüman- Ermeniler tarafından katledildi. Bir başka bilgiye
göre de, karısını kaçırdıkları iddiası ile, bir Ermeni tarafından vuruldular.

 

MİLLÎ MÜCADELEDE İLK KURŞUN                       479
Ayrıca; İslâm cemaatin saydığı bir hocanın tenasül uzvu kesilip, üzerine
kendi kanıyla bir haç çizilmiş ve ağzına verilmişti. İşte bu olay ayaklanmaya yol açtı. Olayların baş müsebbibi durumundaki Gökdereliyan Karabet ve çetesi, Hükümet kuvvetlerinin elinden kaçmayı başardılar. Ermeni isyancılar. Vilâyet tarafından gönderilen kuvvetlere, mahallelerinde
kurdukları barikatlardan, aynı anda ve topluca ateş açtılar. Çok sayıda jandarma ve polis şehit edildi. Bunun üzerine, silâhlarını kapan Türkler de
Ermeni Mahallesi’ne yürüdüler. Bu arada, Süleymanlı (Zeytûn) ve Saimbeyli (Haçin) ile Vilâyetin diğer yerlerinden gelmiş olan Ermeniler,
Dörtyol’da toplanmaya ve karşılaştıkları Müslümanlar’ı öldürmeye başladılar. Adana’da başlayan olaylar, Bahçe, Maraş, Tarsus, Payas, Saimbeyli, Erzin, Dörtyol ve bütün bölgeye süratle yayıldı. Bu olaylar, 14-
27 Nisan 1909 (1-13 Nisan 1325) tarihleri arasında onüç gün devam etti.
Olayların devam ettiği günlerde, Fransız, Ingiliz ve Amerikan zırhlıları,
İskenderun ve Mersin limanları önünde gösteri yaparak, Ermeniler’e yardıma başladılar. İsyan, İstanbul’a -Dahiliye Nezâreti’ne-‘haber verilmiş,
fakat, 13 Nisan 1909 (31 Mart 1325)’da, Sultan Abdülhamit II. tahttan indirilerek, yerine Sultan Mehmed Reşad tahta oturtulmuş ve böyle önemli
bir değişikliğin cereyan ettiği bu günlerde, hemen hiç kimse bu isyan hareketiyle pek ilgilenmemişti. 27 Nisan 1909’da, Osmanlı Hükümetinin
gönderdiği birkaç gemi ile, İskenderun ve Mersin’e asker çıkarılarak olaylar bastırılmıştı2.
Bu olayları kışkırtanlar Adana’daki Ermeni kilisesi ve piskoposları
idi. Türkler’e gelince; Ermeni çetecilerinin daha önce içtikleri yemin gereğince, Nisan 1909’da Müslümanların katliâma tâbi tutulacağına inandıklarından, eline silâh geçirebilen her Müslüman, Ermeniler’e karşılık
vermeye başlamıştı. Avrupa basını ise, daha önce yaptığı gibi, bu kez de
olayları saptırmış, “Türkler’in, Ermeniler’i imha ettikleri yolunda” gerçek
dışı yayınlar yapmıştı. Ermenilerle Türkler arasındaki düşmanlıklar I.
Dünya Savaşı sırasında da devam etmiş, bunun sonucunda Osmanlı
Hükûmeti’nin mecbur kaldığı Emeni tehciri kararı üzerine, yörede bulunan
çok sayıda Ermeni de, Suriye ve Lübnan’a göçettirilmişti.
2 Mehmed Asaf, a.g.e., s. 9-16.; Salâhi R. Sonyel, a.g.e., s. 31-38.

480                      KEMAL ÇELİK
b. Dörtyol’un İşgali ve Millî Mücadele’de İlk Kurşun
1. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasını takiben, yöreden göçettirilen Ermeniler’in, Fransızlar desteğinde geri döneceği ve yöreyi işgal edeceği söylentilerinin yayılması,
yukarıda belirttiğimiz dehşet verici olayları yaşayan ve bu Ermeniler döndüğü takdirde aynı dehşeti bir kere daha yaşayacağının bilincinde olan,
Türk halkını endişeye sevketmişti. Bu endişe, ne yazık ki, boşa çıkmamış,
olaylar istenmeyen bir biçimde gelişmiştir. I. Dünya Savaşı’nın sonlarına
doğra, Fransa, Ermeni gönüllüleri ile bir mukavele imzalamış, buna göre,
vatanları kabul ettiği tehcir bölgelerine ilk olarak girme imtiyazını vermişti. I. Dünya Savaşı sona erince, Fransız Generali Hamelin, Fransız
Doğu Lejyonu (Legion d’Orientj’nu bizzât ikiye ayırmış, Suriye’de ikamete mecbur ettiklerine “Suriye Lejyonu” adını vermişti. General Hamelin, Doğu Lejyonu’ndan kalan kuvvetlerden üç Ermeni bataryası meydana getirmişti. Bunlardan biri îskenderan-îslahiye, İkincisi ToprakkaleDörtyol arasına, üçüncüsü ise, Mersin’e yerleştirilmiş, bölüklere ayrılarak
Tarsus, Pozantı ve Adana çevresine dağıtılmıştı. Adana ve çevresindekiler, “Ermeni Lejyonu” adı ile Albay Romieu’nun emrine girmişti.
Romieu, 15 Kasım 1918’de, Fransa Harbiye Nezâreti’ne müracaatla, emri
altındaki birliğin Kilikya’ya intikalini ve Kıbrıs’ın, ikmal merkezi olmasını
resmen istedi. Ayrıca; bu birliği İskenderun limanına çıkaracağını ve buradan Toroslar’a doğra ilerleyerek, Kilikya’yı kontrolü altına alacağını belirtmişti. Bu teklife, Fransa Başbakanı Clemenceau yerine, İngiliz Generali Allenby’den olumlu cevap geldi. Ermeni Lejyonu’nun ilk birlikleri
22 Kasım 1918’de, St. Bricue adındaki Fransız gemisine bindirildi ve İskenderun’a doğru yola çıktı. Romieu’ya bağlı Doğu Lejyonu’nun son birliklerinin de en geç 20 Aralık 1918’de İskenderun limanında olacağı
plânlanmıştı3. Gerçekten de, o sıralar Adana Vilâyeti’ne bağlı bir kaza
merkezi durumundaki Dörtyol, yörenin ilk işgal edilen şehirlerinden biri
oldu. Bu arada, 9 Kasım 1918’de, İskenderun on onbeş kişilik bir İngiliz
3 E. Bremond, La Cilicie En 1919-1920, Paris 1921, s. 6-10.; P. Du Veou, La Passion de la Cilicie 1919-1922, (Çev.; Reşat Gögen, Kilikya Faciaları adıyla basılmamış daktilo metni), Paris 1937,
s. 32.

MİLLÎ MÜCADELE’DE İLK KURŞUN 481
müfrezesi tarafından işgal edilmiş4, 11 Kasım 1918’de, halkın, erzak deposu önünde birikmesini bahane eden, Fransızlar’ın Coutelas Torpidosu
Komutanı David Beauregard, Türk memur, polis ve jandarmalarının, İskenderun’dan hemen ayrılmalarını istemişti5. Çok geçmeden, İngilizler,
Osmanlı Hükûmeti’nden, yörenin işgaline zemin hazırlayacak yeni taleplerde bulunmuşlar, “Kilis-İslahiye hattının güneyinde ve Misis tren
yolu boyunda bulunan Türk askerlerinin, 1 Aralık 1918’e kadar, Ceyhan
Nehri’nin batısına çekilmesini, her çeşit silâhlarını teslim etmelerini ve bu
kuvvetlerin terhisini”6 istemişlerdi. Nihayet, 11 Aralık 1918’de, Dörtyol’u
işgal eden Fransızlar, bu işgalde dörtyüz Ermeni’den oluşan bir Fransız taburundan faydalanmışlardı. Bu işgal birliğine bağlı erler, Türkler’e ait
oniki evi basarak eşya ve paralarını gaspetmiş, bir kadını boğazından yaralamış ve Osmanlı jandarmasını kasabadan çıkarmışlardı7.
4 Harb Tarihi Vesikaları Dergisi (H.T.V.D.), Sayı: 29, Ankara (Eylül) 1959, Vesika No.: 754.;
Tevfik Bıyıklıoğlu, Türk İstiklâl Harbi I, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Gnkur. Basımevi,
Ankara 1962, s. 62.
5 H.T.V.D., Sayı: 30, Ankara (Aralık 1960, Ves. No.: 763.
6 H.T.V.D., Sayı: 31, Ankara (Mart) 1960, Ves. No.: 780.; Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e., s. 64.
7 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, B.E.O., Mühımme, No.: 340957.; “Osmanlı Ordıı-yu Hümayunu Şube: 2 Nurnro: 10292.
Marıız-ı Çaker-i Kemineleridir.
11/12/34 tarihinde iiç zabit kumandasında ekserisi yerli firari Ernıenilerden nıiirekkeb olmak
üzere Fransız askerî üniformasını lâbis dörtyüz neferlik bir müfrezenin Dörtyol Kasabası’na geldikleri, oniki haneyi basarak eşya ve para gasb ve bir kadını boğazından cerh Jandarmayı kasabadan
ihraç ettikleri İkinci Ordu Kıınıandanlığı’ndan bildirilmiştir.
Tahliye ettiğimiz Adana Vilâyetinin işgaline İtilâfçıların hazırlandığını ve buna mani olmayı
tenlin edecek tedabirin ittihazım 10/12/34 tarilı ve 11439 numrolu arizaııı ile istirham etmiştim. Miitarekeııânıe ahkâmına muhalif olan bu vak’a hakkında teşebbiisât-ı lâzinıe icrasının ve bu kabil Ermeni firarilerinin işbu nıenatıka adenı-i idlıalinin ve memıırin-i mülkiyenıizle jandarmamızın tahliye
olunan mahallerde emniyetle iş görebilmelerini kâfil-i tedabir teminine taalluk eden İrâde-i Sadâretpenalıileri arz ve istirham olunur. Ol-bâbda emr-ü ferman hazret-i veliyii’l-emrindiı: Fi 12 Rebiü’l
evvelsene 1337,fi 14 Kâııun-ı evvelsene 334 (1818).
Harbiye Nazırı namına
Müsteşar-lnıza bk„ H.T.V.D., Sayı: 33, Ankara (Eylül) 1960, Ves. No.: 823.
İşte, Ermeni şiddet hareketlerinin daha önceleri Türkler arasında yol
açtığı hoşnutsuzluk, Ermeniler’in, Fransızlar desteğinde, bölgeyi işgal edeceği söylentilerinin yayılması ve gerçekten de, Fransızlar’ın, işgal sırasında, Fransız askerî üniforması giydirdikleri Ermeniler’e, işgal kuvvetleri arasında yer vermeleri ve bunların işgalle birlikte hakaret, gasp ve
yaralama olaylarına girişmeleri, Türk ve Müslüman halkın, Ermenilerle
birlikte, Dörtyol, Adana ve havalisini işgal eden Fransızlar’a da sert tep­

482                         KEMAL ÇELÎK
kiler göstermesine yol açmıştır. Fransızlar, işgali takiben, daha önce Suriye ve Lübnan’a göç ettirilen Ermeniler’i, Dörtyol’a ve yörenin diğer şehirlerine naklederek, yerleştirdiler. Az zamanda, Dörtyol’a yerleştirilen Ermeniler’in sayısı oniki bin kişiye ulaştı8.
8 E. Brömond, a.g.e., s. 11.; P. Du Veou, a.g.e.,, s. 32-89.
9 P. D. Vdou, a.g.e., s. 40, 41.; A. Hulki Saral, Türk İstiklâl Harbi IV, Güney Cephesi, Gnkur.
Basımevi, Ankara 1966, s. 55.
Kısa zaman sonra, Dörtyol ve yakınlarına yerleştirilmiş olan sivil Ermeniler de, Fransız İşgal Kuvvetleri’nden cesaret ve destek alarak, Dörtyol
civarındaki köylere baskınlar düzenlemeye başladılar. Bunların yaptığı zulümlerden ve işkencelerden bıkan ve endişe içinde sıranın kendilerine geleceği günü bekleyen Dörtyol’a bağlı Özerli Köyü halkı, Hacı Hüseyin
Oğullan’ndan Emin Hoca Başkanlığındaki üç kişilik bir heyetle, bölgenin
Ingiliz Komutanlığı’na müracaat etti. Heyet, köylerinin ve çevrenin, Fransızlar ve özellikle Ermeni zulmünden korunmasını istedi. Bunun üzerine,
İngiliz Komutanlığı, Hintli Müslümanlar’dan oluşan bir müfrezeyi, Dörtyol’a gönderdi. Bu müfreze, asayiş ve sükûneti geçici bir zaman için sağlamayı başardı9.
Fakat, bir süre sonra, Fransızlar ve Ermeniler, Özerli Köyü’ne saldırdılar ve halka hakaret ettiler, bazı evleri yağmaladılar. Bu kötü tutum
ve hakaretlerine tahammül edemeyerek karşı koyan Özerli Köyü İhtiyar
Heyeti’nden Muhtar Şeyhmuszâde (Şeyh Musazâde) Mehmet Ağa ile üye
Abdülkadir Ağazâde Yusuf Ağa’yı, elleri bağlı olarak, Fransız İşgal Komutam’nın kapısı önünde, süngü ile şehit ettiler. Ayrıca, Dörtyol’un güneyinde ve yakınındaki Karakese Köyü’ne güçlü bir müfreze ile taarruz
eden Fransızlar ve Ermeniler, Özerli’de işledikeri cinayetleri bu kez gerçekleştirme imkânı bulamadılar. Karakese ve çevre köyler halkı, Fransız
ve Ermeniler’in zulmüne uğramamak için, Dörtyol ve Özerli’ye giden yolları taştan hazırladıkları siperlerle kapatarak, kendilerini savunmaya karar
vermiş ve cereyan eden şiddetli bir muharebeden sonra beş-on erlerini
kayıp veren ve şaşkına dönen Fransızlar, Dörtyol’daki karagâhlarına geri
çekilmek zorunda kalmışlardır, 19 Aralık 1918. Bu arada, Dörtyol ve çev­

                               MÎLLÎ MÜCADELE’DE ÎLK KURŞUN 483
resindeki köyler halkından, Türkler’e ait hayvanlara zorla el koyarak götürmek isteyen Ermeni kafilesi de, Turunçlu10 yakınında karşılarına çıkan
Koca Ömer Oğlu Mehmet Çavuş (Mehmet Kara), Köse Mehmed ve bazı
arkadaşları tarafından imha edilmiş, hayvanlar kurtarılmıştı. Yakın zamana kadar, Millî Mücadele’de düşmana karşı ilk kurşunun, nerede ve
hangi tarihte atıldığı konusunda bir görüş birliği yoktu, İzmir’in işgali sırasında Haşan Tahsin Recep (asıl adı Osman Nevres)’in, Yunanlılar’a attığı kurşun, Millî Mücadele’nin ilk kurşunu olarak biliniyordu. Son yıllarda yapılan araştırmalar ve ortaya konan vesikalar, Millî Mücadele’de
düşmana karşı atılan “ilk kurşunun -hattâ kurşunların-“, Dörtyol’da, 19
Aralık 1918’de, Mondros Mütarekesi’nde elli gün sonra, yiğit Dörtyollular’m cesur evlâdı Mehmet Çavuş (Mehmet Kara) ve müfrezesi tarafından atıldığını ortaya çıkarmıştır11.
10 O dönemde Dörtyol’a bağlı iken, daha sonra Adana’nın Ceyhan llçesi’ne bağlanan Turunçlu
Beldesi.
11 P.D. Vdou, a.g.e., s. 40-42.; A. Hulki Saral a.g.e., s. 55, 56.; A. Cevdet Çamurdan, Kurtuluş
Savaşı’nda Doğu Kilikya Olayları, Adana 1969, s. 87-159.; Kadir Aslan’ın müracaatı üzerine, Hatay
Valiliği ve Dörtyol Kaymakamlığı’na, ATAŞE (Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Araştırmalar
Enstitüsü) tarafından gönderilmiş olan 29 Ocak 1992 tarih ve 3214-4-92 Arşiv sayılı ve ATAŞE Tarih
Uzmanı İlhami Bebek tarafından hazırlanan, 27 Ocak 1992 tarihli rapor.; ayrıca; Kadir Aslan, Millî
Mücadelede Dörtyol, Hatay 1991, s. 22-29.
12 Daha sonra kurduğu çete ile meşhur olan ve zaman zaman Millî Mücadele’ye destek veren
Kara Haşan (Haşan Paşa)’nm kardeşidir.
13 Damar Ankoğlu, Hatıralarım, İstanbul 1961, s. 126, 127.; A. Hulki Saral a.g.e., s. 56.; Fahri
Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, 2. Baskı, Kültür ve Turizm Bak., Ankara 1983, s. 258.; ayrıca, “Millî
Mücadele Döneminde ilk direnme hareketleri Dörtyol-Adana Bölgesi’nde başladı. 19 Aralık 1918’de,
Ermeni milis kuvvetlerinin öncülüğünde ilerleyen Fransız İşgal Kuvvetlerine karşı, Dörtyol Bölgesi’nde Kuva-yı Milliye çarpışmaya başladı. Bu direnme hareketleri gelişerek, bütün güney bölgesine
yayıldı”, bk. Ertuğrul Zekâi Ökte, Millî Mücadele Döneminde Millî Hareketler Ordu İşbirliği,
Bu çarpışmaları takiben, Dörtyol’a dönen Fansız askerleri, Jandarma
Komutanı Teğmen Hasan’ı, sebepsiz olarak, ağır şekilde yaraladılar. Dörtyol civarındaki Çaylı Köyü’nden Osman Oğlu Mustafa da12, Kurtkulağı
Mevkii’nde şehit edildi. Bu ve benzeri haksız davranışların devamı Türk
halkını direnişe şevketti. Yöre halkı, canını ve namusunu kurtarmak için,
her türlü imkânını kullanarak silâh satın almaya başladı. Kara Haşan da,
Fransızlar’dan, kadeşinin intikamını almak için, Kuzuculu Köyü’nde bir
teşkilât kurarak direnişe geçti. Mal ve hayvanlarını satarak silâhlanan yöre
gençleri de Kara Hasan’a katıldılar. Böylece, zamanla sayısı 300-400’e
varan bir millî teşkilât ortaya çıktı13. 1919 yılı başlarında harekete geçen

484                                  KEMAL ÇELÎK
Kara Haşan (Haşan Paşa14) ve çetesi de, Türkiye’de, işgal güçlerine karşı,
millî direnişi ilk baştan teşkilât olmuştur.
(Konferans Metni), İstanbul 1981, s. 12.; K. Aslan, a.g.e., s. 40-105.; Ayr. bkz. Kemal Çelik, Millî
Mücadele’de Adana ve Havalisi 1918-1922, (İst. Ûni. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul 1993, s. 44, 45.
14 Müfreze Kumandanı Kara Hasan’a, çevre halkı ve arkadaşları tarafandan “Paşa” Unvanı verilmiştir. Bugün, Dörtyol llçesi’ndeki askerî kışla da “Kara Haşan Paşa” adını taşımaktadır.
15 Ali Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekeleri’nin Tarihi, Türk Devrim Tarihi Ens.
Yay., No: 7, Ankara 1948, s. 141.; Sabahattin Selek, Anadolu İhtilâli, C. I-II., 5. Baskı, Örgün Yay.,
İstanbul 1982, s. 667.; A. Hulki Saral-Tasun Saral, Vatan Nasıl Kurtarıldı, T. İş Bank. Kültür Yay.,
Ankara 1970, s. 351.; Salâhi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, C. I., 2. Baskı,
T.T.K., Ankara 1987, s. 198.
16 Kemâl Atatürk, Nutuk, C. II., 14. Baskı, M.E.B., İstanbul 1982, s. 588-620.; Yahya Akyüz,
Türk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu 1919-1922, Genişletilmiş 2. Baskı, T.T.K., Ankara
1988, s. 207.; Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya kadar, C. I., 3. Baskı, M.E.B., İstanbul
1991, s. 49, 50.
c. Dörtyol’un Düşman İşgalinden Kurtuluşu
Bu şekilde başlayan millî direniş sonunda, yörede cereyan eden çarpışmalarda, 1921 yılı başına kadar, çoğu kez Fransızlar’ı yenilgiye uğratan
Millî Kuvvetler, Feke, Kadirli, KaraisalI, Pozantı, Bahçe, Kozan ve Saimbeyli’yi düşman işgalinden kurtarmış, işgalci Fransız ve Ermeniler’in,
Türkler’e karşı giriştiği, gasp, zulüm, işkence, yaralama, öldürme ve benzeri, insanlık dışı uygulamaları yanında, Fransızlar’ın sömürgeci emellerine, Ermeniler’in ise yörede devlet kurma hayallerine son vermişlerdir.
Yöredeki mücadelenin son zamanlarında, kendi kuvvetlerinin başarı kazanamadığını gören, Dörtyol ve Adana çevresinde tutunamayacağım anlayan Fransa Hükümeti, bu gelişmeler sonunda, Ankara Hükümeti ile uzlaşmanın çıkarlarına daha uygun düşeceğini anlamış ve barış
görüşmelerine başlanmasını istemişti15.
Paris Görüşmesi ve Londra Konferansı’m takiben, T.B.M.M.’nin,
Misâk-ı Millî şartlarına uymadığı için, Bekar Sami-Aristide Briand arasındaki anlaşmaya karşı çıkması ve reddetmesi ilişkileri gerginleştirdi. Öte
yandan, II. İnönü Zaferi’ni takiben, Fransa kamuoyu, kendi kuvvetlerinin
Kilikya’da kesin bir başarı kazanamayacağına iyice inanmış, savaştan bıkmış, artık, asker ve para savurganlığının önüne geçilmesini istemeye başlamıştı16. Fransa Hükümeti de, her şeye rağmen, düşmanlığın devamına
taraftar görünmüyor, anlaşma zemini arıyordu.

                           MİLLÎ MÜCADELE’DE İLK KURŞUN 485
Ankara Hükümeti de, Dörtyol dahil olmak üzere, Adana ve çevresinin tahliyesini bekliyor, bütün gücüyle batıdaki Yunan Cephesi’ne
yüklenmek istiyordu. Nihayet, iki tarafın olumlu yaklaşımı görüşmelerin
yeniden başlaması ile sonuçlandı. 13 Haziran 1921’de, ilk toplantıda Mustafa Kemal – Franklin Bouillon görüşmesi gerçekleşti. Franklin Bouillon,
Türkiye’nin tam bağımsızlığı, kapitülasyonların kaldırılması ve diğer bazı
konularda daha esaslı bir inceleme yapmak ve Hükûmeti’ne görüşmelerle
ilgili bilgi vermek üzere Paris’e döndü. Aslında Türk-Yunan mücadelesinin sonucunu bekleyip, gelişmelere göre karar vermek düşüncesinde idi. Nitekim, Fransızlar’ın, sonucunu merakla bekledikleri Sakarya Meydan Savaşı’nı, Türk Ordusu kazanınca, Fransa Hükümeti,
Ankara Hükümeti ve ordusunun Anadolu’da hesaba katılması gerekli bir
güç olduğuna inandı. Franklin Bouillon’a, Ankara Hükümeti ile yeniden
görüşme ve Kilikya’nın Fransız kuvvetleri tarafından boşaltılması konusunda yetki verildi. Böylece, 20 Ekim 1921’de, Ankara İtilâfnâmesi
(Andlaşması) imzalandı17.
17 “Beyrııt’dan avdet eden General Dııfieux, 22.3.37’de, Adana Hükümet Konağı’nda, şehrin
riiesası, memurin ve eşrafım celb ederek süret-i kat’iyede Kilikya’ya Fransızlar’ın tahliye edeceklerini ve bu tahliye müddetinin bir ay devanı edeceği, on malı (ay) sonra da Kilikya’da yalnız bir
Fransız heyeti kalacağını resmen beyân eylediği bizzat müdavimleri nıeyanında bulunanlardan birisinin mıntıkaca şâyân-ı itinıad birzâta nakl eylediği…”, bk. Adana Postası, 22 Mart 1337 (1921),
No.: 91.; ATAŞE Arşivi, K. 771, D. 68-56, F. 73.; Kemâl Atatürk, Nutuk, C.II., s. 621-625.; Ali
Türkgeldi, a.g.e., s. 141-İ44.; Sabahattin Selek, a.g.e., s. 667.; Selahattin Tansel, a.g.e., C. IV., s.
51-211.; Selâhi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı vc Dış Politika, C. II., T.T.K., Ankara, 1986, s.
200.
18 ATAŞE Arşiv, K. 600, D. 36-156, F. 29-52.; A. Remzi Yüıeğir, “Millî Mücadele’dc Çukurova”, Yeni Adana, 25 Ağustos 1953, Sayı: 8569.
19 ATAŞE Arşivi, K. 600, D. 36-156, F. 41.; Hâkimiyet-i Milliye, 21 Kânun-ı evvel 1337
(1921), No.: 384.; P. Du Veou, a.g.e., s. 533.
Bu andlaşma gereğince, yörenin tahliyesi için, bir Türk-Fransız
Karma Komisyonu kurulmuş, Adana ve çevresinin tahliyesi için bir protokol imzalanmıştır18. Tahliye Komisyonu, Fransızlar’ın, Yenice’yi 19
Aralık 1921, Adana’yı 20 Aralık 1921, Tarsus ve Hacıtalip’i 27 Aralık
1921’de, Mersin’i 4 Ocak 1922’de, Mamure’yi 18 Aralık 1921, Misis’i 23
Aralık, Ceyhan ve Kozan taraflarını 24 Aralık, Osmaniye’yi 29 Aralık
1921’de, Toprakkale ve Erzin’i de 4 Ocak 1922’de tahliye etmesi ve işgalin
tamamen sona ermesini kararlaştırmıştı19. Tahliye Komisyonu’nun bu ka­

                                     486 KEMAL ÇELlK
rarına rağmen, Fransızlar’ın, erken tahliye düşüncesi ve çekilme istekleri
dolayısiyle, Toprakkale 29 Aralık 1337 (1921)’de, ordumuzun 59/1 Alay,
3. Tabur ve 32/2 Alay kuvvetleri tarafından, olaysız bir şekilde istirdâd
edilmiştir (kurtarılmıştır). Fransızlar’ın erken çekilme isteği, Erzin ve
Dörtyol için de geçerli olmuş, Toprakkale’ye giren kuvvetlerimiz, aynı
gün (29 Aralık 1921) akşam saatlerinde Erzin’e doğru harekete geçmiş, 31
Aralık 1921’de Fransızlar’ın tahliyesini takiben, 1 Ocak 1922’de, Ankara
Hükûmeti’nin sivil yöneticileri ve jandarma birlikleri Dörtyol Kasabası’nı
girmişlerdir. Hemen hemen tamamen boş durumdaki Dörtyol’a giren
Cebel-i Bereket Mıntıka Kumandanlığı birlikleri daha sonra Osmaniye’ye
geri dönmüşlerdir20. Böylece, düşman işgaline en baştan beri karşı olan ve
Millî Mücadele’de düşmana ilk kurşunu atma şerefini taşımış olan Dörtyol
ilçesi halkı, bir daha karşılaşmamak üzere işgalden kurtulmuştur.
20 ATAŞE Arşivi, K. 600, D. 36-156, F. 59 ve F. 62.; P. Du Vdou, a.g.e., s. 527-533.; Ayrıca; bu
konularda daha toplu ve geniş bilgi için bk. K. Çelik, a.g.e., s. 369-382.
21 P. Du Veou, a.g.e., s. 527-533.
Yukarıda verdiğimiz bilgilere göre; Dörtyol’un Kurtuluş Günü Törenleri’nin 1 Ocak günlerine alınması gerekmektedir. Bugün, Kurtuluş Törenleri, 9 Ocak günlerinde düzenlenmektedir. Kanaatimizce, bu hatâ,
yakın tarihe kadar kaynak yetersizliğinden ileri gelen bilgi eksikliği, kurtulan il ve ilçelerimizin belli bir gün ve sıra ile kurtuluşu kutlamaları düşüncesi ve 1 Ocak günlerinde kışın şiddetli olduğu gibi düşüncelerden ileri
gelmiştir. Buna karşılık; ATAŞE Arşivi dışında, dönemle ilgili Fransız
kaynakları da, Fransız istihbarat Servisi’nin verdiği bilgilere dayanarak,
Dörtyol’un, Fransız kuvvetleri tarafından 31 Aralık 1921’de tahliye edildiğini, Dörtyol da dahil olmak üzere, yöreyi tahliye etmiş olan en son
Fransız unsurunun 4 Ocak (hattâ 3 Ocak) 1922’de çekildiği yolunda bilgi
vermektedirler21.

“İlk kurşun ve Dörtyol’un düşman işgalinden kurtuluşu” için 1 yorum

Yorum bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Alışveriş Sepeti